BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
02 ARALIK 2007 / 19:47

Kuş Gribi Yine Geliyor, Peki Ya İtlaflar?

Uzmanlar kuş gribine karşı en etkili önlemin hayvanlarla insanların temasını engellemek olduğunu belirtip en kısa yol olarak da itlafı öneriyorlar. AB ülkeleri de 1992'de almış olduğu bir kararla bu tür uygulamaları destekliyor. Nitekim, Belçika'da 200'den fazla hayvanda kuş gribi vakası saptanmış, 14 milyon kanatlı itlaf edilmiştir. Aynı şekilde Hollanda ve İtalya'da kanatlı hayvan itlafları yapılmıştır. Bu kadar yaygın bir itlafın en önemli alternatifi aşı ve biyo-güvenlik önlemleridir. Bu önlemlerin hayata geçirilebilmesi için uzun bir zaman ve harcama gerekir; şüphesiz, bu süre içersinde göz göre göre insanların ölmesine seyirci kalınamaz.

Ancak,

Bu hastalıktan korunmanın en önemli yolu hijyen, dezenfeksiyon, bol sıcak ve sabunlu sularla ellerin iyice yıkanması diyoruz ama kuş gribinin can aldığı Doğu Anadolu'daki köy evlerinde, bırakın sıcak suyu, dezenfektanı, acaba akan bir çeşme var mıydı? Dezenfektan alabilecek paraları, dışkıyla bulaşmış çamurdan uzak durabilecekleri asfalt köy yolları vb. buluyor muydu?

Hastalıkla mücadelede en etkili etkin yol medya aracılığıyla halkı bilgilendirmektir. Acaba halkımız, neredeyse her evde veya gittikleri kahvehanelerde bulunan televizyonlarda sadece magazin, maç, dizi vb. değil, arada sırada bilgilendirici programları da seyrediyorlar mıydı, gazete okuma alışkanlıkları var mıydı?

Köydeki çocuklarımıza göçmen kuşlar dahil tüm ölü ya da hasta kanatlılardan uzak durması, salgınların oluştuğu dönemde hiç bir kanatlıya veya bunlarla temas eden aletlere, kanatlı dışkısına, tüylerine el sürülmemesi gerektiği; bu hayvan ya da atıklarıyla istenmeyen bir temas olduğunda ne tür önlemlerin alınması gerektiği anlatılabildi mi?

Anne babalara el yıkamanın önemi; hijyenin, mikrobun, enfeksiyonun, dezenfeksiyonun ne demek olduğu; ateş ölçme tekniği, şüpheli bir kanatlı ile teması takiben bir hafta içinde ateşlenilirse hemen bir sağlık kurumuna başvurulması gerektiği öğretilebildi mi?

Kuş gribi görülen bölgelerdeki halkımızın, gezinen hayvanları kapatabilecek kümesleri var mı? Bu kümesler tamamen örtülebiliyor mu? Kümeslere giriş ve çıkışlarda dezenfeksiyon uygulamaları yapılıyor mu? En azından basit, klasik hijyen önlemleri alınabiliyor mu?

Bu kümeslerden evlere geçebilecek fare ya da sinek gibi hayvanların ayaklarındaki dışkılarla da bulaşma olabileceği, bu nedenle kümeslerin evlerden uzakta olmasının önemi kavranabildi mi?

Kümes ve avluların dezenfeksiyonları, ölen kanatlıların uygun şekilde gömülmesi vb. işlemleri top yekun yapılabildi mi?

Bu soruların cevabı "evet" olsaydı çocuklarımız ölmezdi; muhtemelen tavuklar da kurtulurdu. İtlaf gereği duyulsa bile aceleyle, panik halinde, katliam gibi itlaflar yapılmaz; alternatif çözümler için zaman bulunabilirdi.

Buraya kadar halkımıza ait nedenleri sıraladık ya yönetimler?

İtlafa alternatif olarak düşünebileceğimiz aşıların üretimi için alt yapı hazır mıydı? Patlak anında kısa sürede aşı üretebilir halde miydik, en azından bu amaca hizmet edebilecek niteliklere sahip olan Manisa Tavuk Hastalıkları Araştırma ve Aşı Üretim Merkezi zarar ediyor gerekçesiyle kapatılmamış mıydı?

1980'e kadar mevcut olan veteriner hekimlikte uzmanlık YÖK tarafından kaldırılmasaydı bu gün bu hastalıkla mücadele edecek yeterli sayıda uzman bulunmaz mıydı?

Tarım Bakanlığı'nın köylere kadar hizmet götürebilen veteriner hekim taşra teşkilatı 1985 yıllarında kapatılmamış olsaydı; tüm ülkede bakanlık teşkilatına ait veteriner hekim kadrosu sadece 2000 değil, ülke gerçeklerine uygun olsaydı; köylerde, ülkemiz ekonomisi için hala önem taşıyan aile tipi hayvancılık işletmeleri kaderine terk edilmiş olmasaydı hastalıkla daha etkin bir mücadele yürütülemez miydi?

Yaban hayvanlarından sorumlu olan çevre ve orman bakanlığında birkaç adet değil, ülke gerçeklerine uygun sayıda veteriner hekim kadrosu olsaydı; avlanmanın hastalığın yayılmasındaki önemi kavranıp ilk kuş gribi tehlikesiyle beraber süresiz olarak yasaklansaydı; göç yolları üzerindeki bölgelerimizden geçen göçmen kuşlarda düzenli aralıklarla enfeksiyon aransaydı o bölgede ilk önlemler alınamaz mıydı? Vb.

İşte o zaman insanlarımız bu hastalıktan ölmez ve itlaflar gündeme gelmezdi. O halde, bu gün bu çocuklarımızın ölümünden 1980'li yıllardan bu yana hiçbir tarım politikası üretemediği gibi acayip bir yapılandırma nedeniyle köylüye veteriner hekimlik hizmetleri gitmesine engel olan zamanın yönetimleri şu an başta olmasalar bile sorumlu ve suçludurlar.

Bu güne baktığımızda, kuş gribi 1997'den bu yana göçmen kuşlarla geliyorum diye bağırdığı halde, bakanlıkta hastalıkla mücadele için ülke gerçeklerine uygun yapılandırma gerçekleştirilmemiş, bütçe ve kadro yetersizlikleri giderilememiş ve her zamanki gibi, işin en kolayı gibi görünen itlaf yolu seçilmiştir. Doğrudur, itlaf bu tür hastalıklarla mücadele için sayılan yollardan biridir, ancak unutmayın ki, insanlar için sosyal, psikolojik ve ekonomik olumsuzlukların yanı sıra etik değerlerin de hiçe sayıldığı bir yoldur. Ayrıca zamanında alınan önlemlerle, en azından itlaf edilecek hayvan sayısının daha az olması sağlanabilir ve sayı az olduğu için aceleye gelmeden, paniğe kapılmadan hayvan refahı ilkelerine uygun tarzda itlaf yapılabilir.

Halkımız gereksiz korku ve panik içersine sokulmuştur. Bu durum, yetkilileri de paniğe sokmakta ve sonu ne zaman geleceği belli olmayan itlaflar devam etmektedir. Acaba halkın bu kadar korkutulmasında belli bir amaç var mıdır bilemiyoruz ama biz bu filmi daha önce de görmüştük. Kuduz hastalığı açısından dünya sıralamasında çok kötü yerlerde olmadığımız halde yapılan yaygaralarla aşı tüketiminde dünya beşincisi olmuştuk. İnsanlarımız rüyasında köpek görse aşıya koşuyordu. Şüphesiz bundan en karlı çıkanlar aşı ithalatçıları olmuştu. Buna rağmen ülkemizde hala insanlar veya köpekler için kuduz aşısı üretimine gidilmedi (kullanılması birçok ülkede yasaklanan yerli aşıları kastetmiyorum). Şimdi de kuş gribi aşısı için herhangi bir girişimin olduğunu duymadık.

Dün köpekler itlaf ediliyordu, bu gün kanatlılar; bakalım yarın sıra kimde olacak? Ve bakalım kuş gribi yaygaralarından kimler karlı çıkacak?

Köylümüzün ve hayvanların çıkmayacağı kesin.

Not: Kuş gribi günümüze kadar sadece hasta kanatlılarla doğrudan ve yoğun ilişkide olan insanlarda görülmüştür. İnsanı enfekte etmesi için virüs yoğunluğunun fazla olması gerekir. Bu da hasta kanatlıyla yakın teması gerektirir. Bilindiği gibi uzak doğuda insan yoğunluğu da kanatlı yoğunluğu da fazladır. İnsanlar kanatlılarla iç içe yaşamaktadır. Bu kadar sıkı ilişkilere rağmen, bu ülkelerde hasta hayvanlarla direk teması olmayan kimselerde hastalığın görülmemiş olması, insanlara bulaşmanın gerçekleşmesi için hasta kanatlılarla doğrudan temasın olması gerektiğinin kanıtıdır. O halde, halkımızın korkmasına, evlerdeki kuşların dışarı atılmasına, eve sokulurken köpeklerin ayaklarının bile dezenfekte edilmesine, kısacası paniğe gerek yoktur.

Prof. Dr. Tamer Dodurka
Veteriner İç Hastalıklar ve Psikoloji Uzmanı