BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
02 ARALIK 2007 / 19:51

İnsanlardaki bedensel ve psikolojik sorunların giderilmesinde hayvan kullanımı

Bu uygulamaların bilimsel olarak başlangıç tarihi 1792'ye dayanır. Tavşan ve diğer küçük hayvanlar zihinsel sorunlu insanların tedavisinde ilk kez bu tarihte kullanılmıştır. Bu hayvanların psikiyatrik hastalardaki motivasyonu yükselttiği, bir köşeye çekilmiş ve tedaviyi reddeden hastaların ilgisini çektiği ve terapiye katılımını artırmakta yarar sağladığı gözlenmiştir.

Aslında, çeşitli hastalıkların tedavisinde hayvan kullanımı yunanlıların tıp tanrısı Asklepios'a kadar uzanır. Asklepios'un tedavi etme gücüne yılan ve kutsal köpekler destek oluyorlardı. İnanışa göre bu köpekler iki gözü de görmeyen bir insanın gözünü yalarlarsa gözler hemen görmeye başlardı; çünkü bu köpeklerin dilinde iyileştirici maddeler vardı.

Köpek ve insan ölüleri arasında da bir ilişkiden bahsedilirdi. Buna göre insanlar öldükten sonra ruhun kurtulması için köpekgillerden biri tarafından yenirdi. Bu inanış daha sonra modifiye oldu. Zoroastrian persler, ruhun kurtulması için köpeğin bakışının yeterli olduğuna inandılar. Bu nedenle zoroastrian persler bütün köpeklere saygı gösterdiler, ve korudular.

Daha 1. YY' da yaşayan hekimler köpek yalamasının faydalarından bahsediyorlardı.

9.YY' da Gheel, sakat insanların yararlanmaları için hayvanları kullanmaya başladı.

Görüldüğü gibi, hayvanlar tarihin erken dönemlerinde insanlardaki sorunların tedavilerinde kullanıldılar. Bu, insan hayvan ilişkisinde esas itici güçlerden biri olmuştur.

1859'da Florence Nightingale, küçük bir ev hayvanının özellikle kronik hastalar için harika bir yoldaş olduğunu kaydetti.

1966'da Norveç'te özürlüler için bir rehabilitasyon merkezi kuruldu. Bu merkezde, uygulanan tedavi rejimlerinin önemli unsurları at ve köpeklerdi. Yeshiva üniversitesinde klinik psikolog olan Dr.Boris Levinson, rahatsız çocuklarda hayvan kullanılan tedavinin faydasını tesadüfen keşfetti.

1980'li yılların başlangıcında terapistler hayvan yardımlı aktivite ile hayvan yardımlı terapi arasında ayırım yapmaya başladılar. Bu terapistlerin profesyonelliği arttıkça önceden kullanılan pet terapisi gibi işi kolaymış gibi gösteren, herhangi bir ev hayvanının terapi çalışmasında kullanılabileceğini düşündüren terimler terk edilmeye başlandı. Çalışmalar ilerledikçe kullanılacak hayvan seçiminde daha dikkatli olunmaya başlandı.

Hayvan kullanımı sadece hastalar için değil topluma uyum sorunu olan insanların da terapisinde kullanıldı. Örneğin, şuurunu kaybedip cinayet işleyen hastalarda oldukça başarılı olarak uygulanmıştır. Belli bir deneme sürecinden sonra, suçluların kafesteki kuşlara veya kemiricilere bakmalarına izin verilmiştir. Bu girişim, enstitüdeki şiddeti azaltmış, çalışanların dahi hastalarla ilgilenmesini artırmış ve hastaların terapiye cevap vermesini sağlamıştır. Bu tür tedavilerden beklenen en büyük etki, hastaneler, ceza evleri veya yaşlı bakım evlerinde daha insancıl bir tedavi ortamı yaratmaktır.

Hayvan kullanılarak yapılan tedaviye bir örnek: Üç yaşındaki bir erkek çocuğu olan Kevin, anne rahmindeyken annesinin kullandığı eroin ve kokaine maruz kalmıştı. Konuşmuyor ve yürümüyordu.. Aşırı huysuzluğu nedeniyle kendisine her türlü yardımı reddediyordu. Annesi onu banyoya dahi sokamıyordu. Psikoterapist bunun için motivasyonunun eksik olduğunu düşündü. Klasik davranış terapileri, oyuncak, müzik veya yiyecek gibi takviye edicilerin hiçbiri yarar sağlamadı. Bir gün Kevin plajda martı gördüğünde hayatının ilk adımını attı ve ses çıkardı. Bu, iletişim için ilk işaretti. Evdeki çalışma içine özellikle banyo zamanlarında takviye edici olarak bir papağan alındı. Reddedilemeyen her kısa banyo seansının hemen ardından papağını ziyaret etmekle ödüllendirildi. Birkaç hafta içinde Kewin hiç tepkisiz annesiyle banyoya girmeyi kabullendi; yedinci oturumda ise ilk kelimesini söyledi: "Kuş". Kuşa olan bu bariz tepkiden sonra Kevin'in eğitimli bir köpeğe tepkisi incelendi. Köpekle çok ilgilendi, okşamak ve temas kurmak için ona ulaşması gerekiyordu. Yürümeyi öğretmek için köpeğin takviye edici olarak kullanıldığı 10 oturum planlandı. 11. oturumda köpeğe doğru iki adım attı ve oturumun sonunda iki metre yürümeyi başardı. Bu vakada hayvanların kullanıldığı terapide hem yeni maharetlerin öğretildiği (yürüme, konuşma vs.) hem de olumsuz davranışların yok edildiği (huysuzluk) veya azaltıldığı görülmektedir.

Günümüzde insanlarla ilgili bir çok sorunun çözümünde hayvan kullanımı giderek yerleşip genişliyor. Yakında çok seçkin bir tedavi yöntemi olarak çok daha geniş alanlarda kullanım bulacağı kuşkusuzdur.

Önemli olan, bize hep verici olan hayvan dostlarımızın kadir ve kıymetini bilebilmektir. Ama ne yazık ki, hep almaya alışmış olan insanoğlunun en önemli eksiklerinden biri vefa duygusudur.

Prof. Dr. Tamer Dodurka