BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
02 ARALIK 2007 / 12:12

Gönüllü Annenin barınakta ilk günü

Aslında o gün barınağa ikinci gelişimdi. İlk gittiğim gün üstüme başıma fazla özenmediğim halde giysilerim "sevgi yumağı" içinde kalmıştı ve çok fazla ilgilenememiştim. İki hafta içinde evde barınakta işe yarayacak şeyleri biriktirmeye koyuldum. Yoğurt kapları, eski havlular ve uzun zamandır kullanılmayan çarşafları da alarak ve en eski eşofmanımı giyerek barınağın yolunu tuttum.

İlk ziyaretten tanıdık yüzlerle, Şirin, Ponçik, Havuç,Şesu ve Mitsi ile selamlaştıktan sonra Meral anne " Gönüllü odasına da geçip, oradakilerle de ilgilenebilirsin" dedi. Zeyno'yla işte o zaman tanıştık. Koltuk ve kütüphane arasındaki duvar dibine kıvrılmış titriyordu. Geçen gelişimde onu görmemiştim. Çok büyük ihtimalle yeni gelmişti ve bu titreme psikolojik bir tepkiydi ( köpek besleyenler anlayacaktır). Yerde yatmasına içim elvermediği için, evden getirdiğim havlulardan biriyle kulaklarını ve ayaklarını kurulamak istedim. Çağırınca bana doğru bir hamle yaptı. Diğer köpekler de sevilmek istediklerinden, bir yaklaşıyor, sonra tekrar yerine kaçıyordu. Bir kaç dakikalık mücadeleden sonra onu Meral Anne'nin ofisindeki koltuğa almayı başardım. Yine de çok kolay değildi kurulamak çünkü ilk başta hırlıyordu. Ama onunla konuşup, sevmeye devam ettikçe hırlaması da, titremesi de geçti. Bir süre sonra Meral anne ofisine geldiğinde hem çok şaşırdı hem de çok sevindi. Onu sığındığı yerden çıkararak kendisine epey zaman kazandırdığımı söyledi ve hikayesini anlattı. Zeyno traşlı ve bakımlı köpekti. Fatih'te bir internet cafede bulunmuş ve bu zamana kadar sahibi tarafından hiç aranmamıştı.

Bİz Meral anneyle Zeyno hakkında konuşurken o da kafasını kucağıma koymuş bizi dinliyordu. Sanki onun hakkında konuştuğumuzu anlamış gibi bir ara gözleri sulandı ve göz pınarlarından bir damla yaş süzüldü. Sonra gözlerinin içi tekrar yaşla doldu. Tabii o sırada biz de onunla beraber başladık ağlamaya. Meral anne, büyük ihtimalle Zeyno'nun bir hanım tarafından bakılıyor olabileceğini ve beni de annesi yerine koyduğu için bu kadar çabuk yaklaşmış olabileceğini söyledi. Yavrucak Barınağa gelene kadar kim bilir neler yaşamıştı? Şimdi iki dost el gördüğünde belki de artık emin ellerde olduğunun farkına vardığı için sevinçtendi gözlerindeki bu yaşlar.

Ve saat 15.00 oldu, yemek vakti geldi. Meral annenin teşvikiyle yemek yedirmek istedik. Zeyno geldiğinden beri yemek yemek de istememişti. Kucağımdan indirmeden, elimle tuttuğum yemek kabının içindeki yemekleri iştahla yedi. Suyu da aynı kapta yine elimden içti. Artık rahatlamıştık. Zeyno iletişim kurmuş, hayata dönmüştü. Ve saat 17.00. ..Ayrılık vakti gelip çattığında ben gözlerimde yaşlarla Zeyno'ya veda etmek zorunda kaldım. Ama biliyordum ki o bir süre sonra diğer arkadaşlarına da alışacak ve çok kısa bir süre sonra evlat edinilip yeni evine gidecek. Umarım bir sonraki ziyaretime kadar kalır da iyice kendine gelmiş, cıvıl cıvıl halini de görebilirim.

İşte barınakta gönüllü annenin bir günü. 1700 köpeğe Meral Hanım her teker teker bir gününü ayıracak vakit tabii ki bulamıyor ama orada olup onunla geçirdiğim bu günde hepsi ile ilgilendiğine, evleri teker teker kontrol ettiğine gözlerimle şahit oldum. Bunun yanında yardımcıları da son derece sevecen insanlar ve köpekler de onları çok seviyor. Biz gönüllü annelerin yapacağı tek şey, müsait olduğumuz günlerde barınağı ziyaret ederek Meral annenin ve yardımcılarının işlerini kolaylaştırıp, onlara zamandan kazandırmak. Bizim kazanacağımız ise sonsuz ve karşılıksız sevgi, bir canlıya yapılan yardımın gönül rahatlığı ve tarifsiz bir iç huzur.

Bu arada 4 yavruya süt annelik yapan Kazo ile ilgili izlenimlerimi anlatmadım bile..ya da Mitsi'nin sepetine ne kadar alışmış olduğunu ve artık sağa sola çarpmadan odanın içinde yönünü rahatlıkla buluyor olduğunu..Burada geçirilen her an bir hikaye..Gelip bunu yaşamaksa sizin elinizde...

Sevgiyle...

Yeşim KURUOĞLU
23.04.2005

Bu köşeye yazılarınızı göndermek için meralolcay@mynet.com