BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
06 EYLÜL 2009 / 20:40

hayvansız kalmayın

Onların Ne Üniversite Diplomaları Var, Ne de Üzerlerine Tapulu Mal Varlıkları!


Bugün günlerden Pazar. Saat sabahın ilk saatleri, 07.20. Son günlerde neredeyse yalnızca haberleri izlemek için elime aldığım TV kumandasını, bu kez kanalları tarayarak, TV'de neler var diye elime alıp bir kontrol etmek istiyorum. Kanalları tararken birde bakıyorum ki ilginç bir belgesel. İzlemeye devam ediyorum. İzlediğim belgesel, ‘Köpekçi Hasan Efendi' ile ilgili bir belgesel. Doğruyu söylemek gerekirse köpekçi Hasan Efendi daha önce duymadığım birisiydi o ana kadar. Meğerse 40 yıl boyunca Fatih Camii'inde arkasında cemaatle beş vakit namaz kıldıran biriymiş köpekçi Hasan efendi. Bu belgesel sayesinde, onu tanıdığıma çok seviniyorum. Ondan haberdar olduğuma...Ne güzel diyorum kendi kendime o tarihlerde de köpekleri bu kadar seven birileri varmış. Ancak ne var ki günümüzde o tarihlerdeki insanlardan bile daha ilkel ve hoşgörüden uzak insanların varlığını gördükçe de üzülüyorum.


Sonra, beni üç köpekle yaşadığım için ayıplayanları düşünüyorum. Köpekçi Hasan Efendi bile bir sürü sokak köpeğiyle birlikte geziyormuş. Acaba beni üç köpekle yaşadığım için Hasan Efendi ile aynı dönemde yaşasalardı acaba ona ne derlerdi? Eğer söyleyecek bir sözleri varsa sanırım çok geç sayılmazlar. Fatih Camii yakınlarındaki ‘Köpekçi Hasan Efendi Türbesi'ni' ziyaret edebilirler...


Köpekçi Hasan Efendi'nin yaşadığı sıralarda, azınlıklar kilise yaptırmak istemişler. Ancak, padişahı ikna edememişler. Köpekçi Hasan Efendi eline almış kalem, kağıdı ve padişah'a şöyle yazmış: ‘Yaptırmazsanız kilisayı, küstürürsünüz İsa ile Musa'yı'. Daha sonra padişah kilisenin yapılmasına izin vermiş. Anlatmaya çalıştığım, köpekleri seven insanlarıda seviyor. Kendini de seviyor. Kısacası yaşamı seviyor, tüm canlıları seviyor ve herkese faydası oluyor.


Şöyle bir düşünüyorumda beni üç köpekle yaşadığım için ayıplayanlar, yadırgayanlar acaba nasıl bir geçmiş yaşantıya sahipler? Nasıl bir çocukluk dönemi geçirdiler? Dahası şimdi ki yaşamlarında eksikliğini çok fazla hissettikleri sevgiyi nerden alıp, nasıl besleniyorlar? Birçok kez tekrarladığım düşünceyi bir kez daha yineliyorum: ‘Benim köpeklere olan düşkünlüğüm, hayvanları sevmem, kedileri okşamam size yaşamınızda eksikliğini duyduğunuz ve çok ihtiyacınız olan sevgiyi belki de hatırlatıyor'. Ancak ne varki bu şekilde o çok ihtiyaç duyduğunuz sevgiyi bulamazsınız.


Kendinizi mahkum ettiğiniz, sizi esareti altına alan sevgisizliğe bu kadar yenik düşmeniz niye? Bugüne kadar böyle yaşadıysanız bundan sonra da öyle yaşamak zorunda mısınız? Yaşam birşeylerden nefret etmek ya da birşeylerden uzak durmak için çok kısa. Bilemiyorum, bu tür insanların haline insanlık adına mı, hayvanlar adına mı, yoksa yaşam adına mı üzülmeli miyim?...


Hayvanları sevmeyebilirsiniz. İstemeyebilirsiniz. Sizlerden beni hayvanları sevdiğim için beni alkışlamanızı beklemiyorum. Ama ayıplamanızı da yadırgamıyor değilim doğrusu. Beni ayıplamayın. Ben ayıplanacak birşey yapmıyorum. Yadırganacak birşey hiç yapmıyorum. Üstelik yaptığım, alkışlanacak birşey de değil. Ama ben köpekleri seviyorum. Hayvanları seviyorum. Kedileri çok seviyorum. Bunun içinde birden çok nedenim var. En önemli nedenlerimden bir tanesi, biz insanları  belkide yaşamda en çok tökezleten kontrolsüzce kullandığımız ego'muz, köpeklerde yok. Kin yok. Nefret yok onlarda. Kedilerin rengarenk güzel gözlerini seviyorum. Köpeklerin anlamlı bakışlarını seviyorum. Kimi zaman biz insanlar birbirimizle aynı dili konuştuğumuz halde, hayvanların bizlerle iletişim kurmaya çalıştığı kadar biz birbirimizle iletişim kuramıyoruz. Birbirimizi ayıplıyoruz. Hislerimizden, düşüncelerimizden, inançlarımızdan ötürü...


Bu arada dikkatinizi çekmek istediğim en önemli noktalardan biri, O çok iyi iletişim kurduklarını iddia ettiğim köpeklerin ve kedilerin hiçbirinin ne üniversite diploması var, ne de üzerlerine tapulu trilyonlar değerinde mal varlıkları. Alt tarafı hayvan onlar, ama bazı insanlardan daha üstün özelliklere sahip hayvanlar. Siz umarım bazı hayvanlarla kıyaslandığınızda, onlardan daha ilkel ve yaşam karşısında onlardan daha aciz ve yalnız olmazsınız.


Bir kez daha sizlerle paylaştıklarımı okuduğunuz için hoşçakalın, sevgiyle kalın. Hayvansız kalmayın.                                                       


Çağatay Öztürk                                                             


Psikoterapist