Bunaltıcı sıcaklardan fenalık geciriyorduk ki, kızım Kavin,esim ve olmazsa olmaz anneannemizle beraber bavulllarımızı topladıgımız gibi solugu Norvec'teki ablam Ayse'nin yanında alıverdik... Öncelikle yazmak isterim ki tam tamına 40 dereceden birdenbire 15 dereceye inince hep birlikte dislerimizi takırdatıp durduk bir kac gece...Odada elektrikli soba yakmaya kalktık,ablam Ayse neredeyse cıplak yatarak guldu bizlere...Neyse sonra alıstık tabii,insanız,hersey bize özgü,herseye alısılıyor bir sekilde...
Fiyordlara baka baka sismanlayan kızım Kavin simdi yine yazlıkta kolları yapıs yapıs uyuyor yine...
Süleyman'ın bebecikleri genc kız ve delikanlı kıvamına gelmisler yoklugumuzda...Kavin sismanladıkca onlar da etlenmisler sanki...Artık dogru düzgün kedi sevmeyi ögreniyor Kavin... Henüz o miyav miyavların nereden cıktıgını anlamıyor ama eskisi gibi kulaklarını cekmiyor tekirciklerin...Hepsi de birbirinden güzel...Yok mu delikanlı kedi isteyen?
Bu yazımda ne yazacagım diye düsünürken aklıma bir sey geliverdi...Uzun yolculuklar sonrası ardımızda bırakmak zorunda oldugumuz hayvan dostlarımıza yeniden kavusmanın tadını düsündüm...Annemin evinde kral ve kralice hayatı yasayan cimcime ve köfte'miz meclisten dısarı cünkü onları zaten evde bulacak olmanın rahatlıgıyla gidiyoruz her defasında..Benim yazacagım kavusmanın tadı sokakta baktıgımız dostlarımızla ilgili...Ve maalesef bizim gibi dostları uzaklastıgında onları iki ayaklı iki elli ve yirmi parmaklı, insan denen cok tehlikeli bir hayvansevmez türle basbasa bırakmak zorunda kalıyoruz zaman zaman..
İste böyle zamanlarda uzaklarda her gece onlar icin dua ediyorum...Ne olur siteden atılmamıs olsunlar, ne olur zehirlenmemis olsunlar, ne olur araba altında kalmasınlar,ne olur...ne olur... Fiyordlardan döndügümüz gece ilk is etrafa bakınmak oldu...Cizgi seklindeki gözlerinden ötürü adını Japon koydugumuz 15 kiloluk tekirimiz yok,gri tüyleri sanki her sabah bir peri tarafından taranan Dumik yok,yan bloktaki beyefendinin esi istemedigi icin eve alamadıgı ama kimselere de vermedigi Efe bey yok... Agzımın ici tatsızlastı, uzaklara gitmek bu kadar üzücü bir sey olmamalı...Yapacak bir sey yok,geceyi zar zor sabah ettik...Gün agırınca yeniden bir arama ekibi olusturacagımızı bilerek elbette..
Sabah kızımın kahvaltısı biter bitmez kapıyı bir actım ki cizgi gözlüm ve Dumik bizi bekliyor... Onların sevinci kursagımda dısarıya bir cıktım ki Efe bey günesleniyor, üstelik yanında da yarım kuyruk bir arkadası daha... ne güzel bir an'dı!
Bu ay bu tadı sizlerle paylasmak istedim, ücü eski biri yeni dostum kıslıkta, Süleyman ve bes bebegi yazlıkta, kızım kucagımda, koynumda, mis kokusu her an burnumda yazmayı erteledikce erteledim... Canım dostum Tolga bilir nasıl bir internet kullanıcısı pardon kullanamayıcısı oldugumu, su an bu satırları etrafımdaki bütün cocuklar dövüs oyunları oynarken yazıyorum sizlere... Annem arka balkonda etli bebeciklere kızımın mamalarından asırıyor durmadan... Minik patileri ıslanmasın diye orayı doya doya yıkayamıyoruz hala ve kara kara düsünüyoruz yaz bitince ne yapacaklar diye...
Yok mu oralarda buralardan kedi isteyen diye soruyorum yine?
Cok degil, 12 gün sonra görüsmek üzere...
Sevinc Erbulak Midyat