BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
16 ARALIK 2007 / 15:42

Çağatay Şahin

Sevgili Yedikule dostları ,

Bu ay eski dostumun hastalığı ve bizi terk edişi nedeni ile sorumluluğum altındaki " Ünlüler ile hoşsohbet " köşemiz biraz gecikti. Önce sağlık diyerek affınıza sığındım. Neyse ki güzel arkadaşım Çağatay Şahin imdadıma yetişti. Gecikme için hepinizden özür dilerim.

Çağatay ile çok hoş vakit geçirdik. Keyif ile okuyacağınızı düşündüğüm yazımızı sizler için derledik.

Sevgilerimle

Tolga Öztorun
Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı
Gönüllü Muhabiri

Bu ayki konuğumuz sayın Çağatay Şahin

→ Bize Çağatay Yolda Ailesinden biraz bahseder misin ? Aslında fark ettirmeden ne kadar da kalabalık bir aile olmuşsunuz. Üyeleriniz genel profili nasıl ?

İnternet sitemize üye olan arkadaşlar için, sanki ülkenin dört bir yanındaki Çağatay'lar dersem yanlış olmaz. Çünkü ailemizdeki arkadaşlarla birçok konuda aynı doğrultuda düşünüyoruz. En basit örneği de televizyonu kullanış amacımız. Ne ben programlarımı hazırlarken ne de onlar izleyici koltuğundayken anı yaşamak adına vakit geçirmiyoruz. Hepimizin hedefi, önce kendisine saygı duyan, birikimli, çevresiyle barışık, günümüz iletişiminin gerekliliklerini yerine getirebilen bireyler olabilmek. Ailemiz 2005 Haziran ayında kuruldu. 10.000'e yakın başvuru oldu. Ancak şu an 7000 kişiyiz. Çünkü katılımın yarısı kadar bir talebi de üzülerek geri çevirdik. Amacımız ne kadar büyürsek büyüyelim, aynı duygu ve düşünceleri yaşayan, yaşama, insana saygılı bir aile formatından uzaklaşmamak..

Sitemizin temel amacı, bilgi paylaşımı, yeni dostluklar ve gezilerimizle ülkemizi birlikte keşfetmek... Ayrıca site içindeki başlıklarda herkes birbirine her alanda yardım ediyor. Kimi zaman doktor arkadaşımız diğer arkadaşlara danışmanlık yapıyor, kimi zaman işsiz bir arkadaşımıza iş bulunuyor. Ve tabi en önemlisi sürekli tek vücut halinde olmamız.. Kendisini bizlere yakın hisseden tüm arkadaşlarımızı da www.cagatayyolda.net adresine bekleriz.

→ Bu Fan CLUB fikri nasıl doğdu?

Aslında ilk başta Fan Club kurmak değildi amacımız. Benim gezilerimden ve programlarımdan, kesitler, bilgiler ve bana ait bölümlerin yer aldığı bir web sitesi hazırlamaktı. Sonra siteye bir forum bölümü açtık. Baktık ilgi görüyor, forum bölümüne daha çok özen gösterdik ve o gün bugün 7000 kişi olduk...

→ Biz seni yıllardır hep " Çağatay Yolda " olarak tanıdık. Hatta Çağatay Şahin dediğimizde durup düşünen insanlara ikinci cümle olarak Çağatay Yolda dediğimizde suratlarına bir gülümseme geliyor. Bu nasıl bir duygu ? Herkesin sempatisini nasıl kazandın ?

Gamzelerim sayesinde. (Gülüyoruz) Tabi bu işin şakası, sadece sürekli gündeme getirdikleri için ilk o aklıma geldi. Aslında açıkçası bunun nedeni ele aldığım konularla ilgilidir. Genelde keyifli konuları ele alıyorum. Daha çok hayatın gülen yüzüyle ilgiliyim. Darülacezeye bile gitsem, rating alıcam diye ajitasyon yapmak yerine, yaşlı teyze ve amcalarla tatlı sohbetler ön planda oluyor.

Ayrıca röportajlarımda kişilere yaklaşırken, genelde esprilerimi belli bir saygı çerçevesinde, sululuk yapmadan yansıtmaya özen gösteririm. Evde ne isek, orada da öyle olmalıyız. Memur çocuğu olduğum için şanslıyım. Herşeyi hazmederek büyüdüm ben. O yüzden nereden geldiğimi, neler yaşadığımı biliyorum. Bu da dialoglarımın güçlü olmasını sağlıyor belki de...

→ Ben seni izlerken acaba bu kadar doğal mı ? Yoksa rol mü yapıyor diyordum , Barınak ziyaretinden sonra ne kadar gerçek olduğuna kendi gözlerim ile şahit oldum. Senin hiç mi yüzün asılmaz ? Hep mi gülersin ?

Böyle düşündüğünüz için teşekkür ederim. Herşey sizin hayata bakışınızla ilgili aslında. Küçük şeylerden mutlu oluyor, büyük düşünüyorum. İşimi severek yaptığım için, bu işteki başarıma yansıyor. Bir anlamda düzgün iş yaptığınıza olan inancınızın dışa vurumu bu. Rahatım, güleryüzlüyüm, çünkü bir sonra atacağım adım aklımın içinde beni bekliyor. Geleceğe karşı bir kaygım yok..

→ Sevgili Çağatay , Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı ile ilk tanışman nasıl oldu ?

Bizim sitede yaklaşık 7000 üyemiz olduğundan bahsetmiştim. Üyelerimizden "fingolfin" nickli Murat arkadaşımızın çalıştığı KALDERA şirketinin Genel Müdürü Erol Aydoğan, her zaman bu barınağa destek veren gönüllüler arasındaymış.. Kendisiyle tanışma fırsatımız oldu ve bize barınağı anlatınca, ben de bir hayvan dostu olarak hiç düşünmeden orada olmak istedim. Ve sitemizdeki üyelerimizle barınağı ziyaret edip, onlarla çok keyifli bir gün geçirip, bir de program yaptık..

→ Geçen ay Barınağımıza yaptığınız ziyaretten sonra izleyicilerden aldığın tepkiler nasıl oldu ?

Açıkçası, siteye yaklaşık 100 hayvansever sadece o programı izlediği için üye oldu. Ve birçok kişi de barınaktaki köpek dostlarımıza nasıl yardım edebileceğini soran mailler gönderdiler. Biz de destek vermek isteyen herkese gerekli bilgileri verdik. Bir anlamda mesleğimizin amacına yine ulaştık. Televizyon, yararlı işler için kullanıldığında anlam kazanıyor tabi ki...

→ Çekim öncesi ilk kez Barınağımıza geldiğinde , yani ilk kez kapıdan adım attığında neler hissettin ?

Ben mesleğim gereği buna benzer duyguları çok yaşadım. O yüzden yeni bir duygu değil benim için. Orada kafesler ardında iyi bakılan, zehirlenip yok etmek yerine, yaşatılmaya çalışan köpekleri gördüğüm an üzülmedim, aksine mutlu oldum. Dedim Çağatay ağabeyiniz geldi sizi ünlü yapacak:)

→ Daha önce Türkiye dışında hiçbir köpek barınağını ziyaret ettin mi ? Farkları senin gözün bize anlatman için soruyorum.

Hayır ona rastlamadım. Ama yurtdışında sokaklarda ne kedi vardır ne de köpek. Böyle bir görüntü görmek imkansızdır. Ayrıca oradaki köpekler ısırmayı da pek bilmezler. Tekmelenmedikleri, sopayla vurulmadıkları için, insanları dost olarak
biliyorlar. Genelde üç evden birinde köpek beslenir. Aileler çocuklarına hayvan sevgisini daha küçük yaşlarda aşılamak istedikleri için, evde mutlaka tüylü bir dost vardır.

→ En çok yetişkin köpeklerin olduğu bahçeye kendi isteğin ile girip çekim yaptığında sana hayran kaldım. Hiç korkmadın . Hayatından çok hayvan geçti mi ?

Vallahi ben yılandan, çitaya kadar bir çok hayvanla içli dışlı olmuşumdur. Geçtiğimiz yıl, beslenme vaktinde, ki en tehlikeli anlardan biridir, bir çitanın kafesine girmiştim, hatta çita çıkmasın diye de kafesin kapısını da kilitlemişlerdi. Ben sanki yanım da bir kedi varmış gibi program yapmıştım. Yine Antalya Ekopark'ta dünyanın en zehirli yılanı kobraların arasında çekim yaptık. 3 tane vardı. Isırdıkları an 2 dakikada zehiri insanı öldürebilecek güçte olduğunu bilmeme rağmen, korkmadım. Sanırım o heyecanı seviyorum ben.
Barınaktaki kafese gelince, o köpekler orada onlarca olduklarını biliyor. Buna rağmen ben aralarına giriyorsam benden çok onlar endişelenir.. "Hayırdır bu kim ya?" diye... O esnada zaten bir ikisini severken bakmışsınız arkadaş olmuşsunuz bile..

→ Dünya'nın bir çok yerini gezdin , ben seni izlerken bir çok hayvan dostumu ekranda gördüm . Köpekler , devekuşları - kafanı didiklediği sahne çok komikti - bize biraz Dünya'dan aklında kalan hayvan manzaralarını anlatabilir misin ?

O kadar çok ki. Örneğin Singapur Hayvanat bahçesinde Orang-utan( Malezya dilinde "orman adamı" demek) ailesi var. İsteyenler sabah erken saatte gidip onlarla kahvaltı yaparlar. Çok sevimlidirler. Tropikal meyvelerin kabuklarını soyuşları, yeme şekilleri bir insandan farksızdır.

Zagrep Hayvanat bahçesinde de yeni doğmuş oğlaklarla ilgili bir bölüm var. Nasıl zıpladıklarını anlatamam. Hepsi ok gibi fırlıyor aniden duruyorlar. Yine aynı yerde su aygırlarını cipsle beslemekte çok komik. Dev bir ağıza bir cips atıyorsunuz, onu ağzının içinde bulup yemeye çalışması gerçekten görülmeye değer...

→ Kürk konusunda ne düşünüyorsun ? Kürk içeren tekstil ürünleri kullanıyor musun ?

Erkek olduğum için kürk giymiyorum zaten. Günümüzde bir çok yan ürünler ortaya çıktı. Görünüm olarak kürkten farksız. Bunlar da aynı işi görüyor bence..
Bir hayvanın sadece gösteriş için öldürülmesi korkunç. Buna zevk için öldürmek de dersek yanlış olmaz. Doğa da bile hayvanlar birbirlerini sadece beslenmek ve hayatta kalabilmek için öldürüyor..

Ben Güney Afrika'da Seal island'a ( fok adası ) gitmiştim. Biliyorsunuz foklarda kürkleri için avlanan hayvanlar arasında.. Ama orada sadece o adayı ziyaret edip, fotoğraf çekmek için sıraya dizilmiş onlarca turist botu vardı. Açıkçası kimileri öldürerek, kimileri ise yaşatarak para kazanıyor. Kendimizle hesaplaşmamız gereken konulardan biri bu bence.

→ Sence sokakta yaşayan dostlarımız için neler yapabiliriz ?

Sizin yaptığınızı.. Sokaklardan toplayıp, önce sağlıklarını kazandırmak, psikololojik tedaviden geçirmek, kısırlaştırıp, onlarla birlikte yaşamak isteyenbilinçli ailelere vermek. Bundan daha iyi bir çözüm olduğunu sanmıyorum...

→ Son olarak seninle dedikodu yapalım istiyorum biraz. Barınak ziyaretinde beyaz bir köpek seçtin kendine... Seninle yaşasın istedin. Meral Hanım çok sıcak bakmadı. Sizin üyeler de buna salık vermedi. Bunun nedenini biraz anlatır mısın bize ? Biliyorum bir dost ile hayatını birleştirme kararı ayak üstü verilemiyor. Sence doğru karar mıydı ?

Ben uzun zamandır bir köpeğim olsun istiyorum. Ancak sürekli seyahatte olduğum için benim ve onun için bu birliktelik zor tabi. Ama çoğu zaman bu isteğimin önüne geçemiyorum ve bir koç burcu sabırsızlığıyla "Alsam mı oluyorum?"

Aklım yerine gelince de zamanı değil deyip, avunuyorum. Yine de yakın bir zamanda bahçeli bir eve geçersem ilk işim bir köpeği hayatıma katmak olacak...

Bence Fatih Belediyesi Hayvan Barınağındaki tüm köpekler, bir tasmaya hasretler. Hani şu özgürlüklerini kısıtlayan tasmaya. Neden mi? Çünkü onlar çok iyi biliyor ki, her tasmaya bağlı bir zincir ve her zinciri tutan sıcak bir el vardır. Teşekkürler...

Sana 2000 minik dostumuz adına çok teşekkür ederim. En kısa sürede yeniden barınağımıza bekliyoruz seni.

Konuğumuz: Çağatay Şahin
Muhabirimiz: Tolga Öztorun

14/03/2007