Okuyacağınız yazıyı daha sevimli yapabilmek için gerçeklerle, olması muhtemel bir hikayeyi birleştirdim... Keyifli okumalar, dilerim.Yeterince büyüdüğüne kanaat getiren
Daktilo, yuvada oturmaktan çok sıkılmıştı. Annesi ona yiyecek bir şeyler getiriyordu ama bu yiyeceklerin kaynağını kendisi merak ediyordu. Yuvaları bir kışlanın barakası üzerindeydi. Her gün vatani görevini yerine getiren erlerin seslerini dinlerken, dışarıdaki dünyanın kendi yuvasından daha renkli olduğunu düşünüyordu.
Bir gün, yine annesi mama aramaya gittikten sonra yuvada tek başına oturuyordu. Her zamanki gibi etraftaki sesleri dinleyip, dış dünyayı tanımaya çalışıyordu. Etrafta hareket eden kendisinden çok büyük ve çok küçük canlılar vardı. Asimetrik yerleşen kulakları ve silindir tüp şeklindeki her şeyi iyi gören gözleri ile her canlıyı ayrıntılarına kadar öğreniyordu.
Annesi kadar kanatları vardı artık. Tüyden kulakları yoktu ama yakında onlar da çıkacaktı. Kendine güvendiği bir anda, attı kendini aşağıya. Ebeveynlerinin yaptığı gibi iki kanat çırptı ve ilk uçuş denemesi acemiliği ile yerde buldu kendini. Bir kaç kez çığlık atarak annesini çağırdı ama aksilik bu ya, annesi ormanın derinliklerine dalmış olmalıydı ki, annesi Daktilo'nun çağrısını duyamadı.
Erler ve Komutanları, her zamanki yollarından yürüyüp geçerken, yol üstündeki bir ağacın dibinde bir peluş oyuncak görüntüsündeki Daktilo'yu gördüler. Daktilo daha önce yukarıdan izlediği insanların ona bakmasıyla, kendini büyük göstermek ve korunmak için iç güdüsel olarak kanatlarını açtı, gagasıyla bir daktilo gibi "tak-tak" sesleri çıkardı ve iki ayağı üzerinde sallandı. Hatta zıplayarak uzaklaşmaya çalıştı. Zıplayarak 1-2m. yükselerek yine yere konuyordu.
Yavruyu yakalayarak bir meyve-sebze kasasının içine koydular, etle beslediler. Komutanlar, bu baykuş yavrusuna yardım edebilmek amacıyla Doğa Derneği ile irtibata geçti ve ardından Nilay Hanım'a ulaşıldı. (12.06.2008) Yuvadan 2 gün kadar ayrı kalmış olan Daktilo'nun yuvasını arayıp buldular ve onu tekrar yuvaya koydular. Daktilo, ertesi gün yine yuvadan aşağı atladı. Hemen o günün akşamı, Nilay Hanım ve Sinan Bey, annesinden 3 gün kadar uzak kalan Daktilo'yu teslim aldı.
Annesi bir an önce gelip Daktilo'yu bulabilseydi, onu diğer baykuş anneler gibi daha 3.aya kadar yerde beslemeye devam edecekti. Tabi ki görüntüde uçamayan bir kuş gibi ama zaten baykuşlar çok yükseklerden uçmazlar. Yuvalar hep yere yakın yerlerde olabilir. Bir tehlike anında kanatlar açılır, kendi büyüklüğünün 3 katı kadar görünebilir. Gagasıyla çıkardığı tipik "tak-tak" sesi ve saldıran pençeler, tehlikeli olduğunun habercisidir.
Koruma altında bir baykuş türünden olması nedeniyle, Daktilo'ya, bir süre daha bakılması gerekiyordu. Ormana bu kadar küçükken, tekrar bırakılması durumunda sansarlara ya da diğer memelilere yem olma ihtimali çok büyüktü. Annesi kayıp olduğundan, geçiçi annelik görevini Nilay Hanım üstlendi. Besleme konusunda ev halkı da yardım etti. Yaklaşık 1 ay kadar kuzu, dana ve tavuk etiyle beslendi, şişmanladı. Tüylerini değiştirdi. İnsan elinde bakılırken, duygusal bağ kurulmadı, vahşiliğinden ödün vermemesi sağlandı, mümkün olduğunca elle temastan kaçınıldı. Daktilo da kafesine giren ele saldırmayı ihmal etmedi. Çatalın ucundaki kemikli eti, saldırgan bir tavırla kaptı ve midesine indirdi.
Büyük bir köpek boksunda kalıyordu, bir saksının içindeki taşın üzerine tünediğinde tam erişkin pozları vermeye başlamıştı bile. Boksta az da olsa metal teller kullanılmıştı ve bunlar onun tüylerine az da olsa zarar veriyordu. 1 ayın sonunda artık kendine bakabilecek büyüklüğe ve yapıya sahipti. Tüyleri daha fazla zarar görmeden salınması gerektiğine karar verildi. Komutanlığa haber verildi. Geldiği bölgeye yakın bir yere salınmak üzere yola çıkıldı. (08.07.2008)
En uygun çam ağacını seçtik onun için ve saldık. Onun koruma altında bir tür (Kulaklı Orman Baykuşu: Asio otus) olması nedeniyle, yaşam şansını yükseltmek için çabaladık. Umarız hemen avlanmaya başlar, kendi avını afiyetle yer. Zamanı geldiğinde de kendine uygun bir eş bulur ve bolca yavrusu olur. Daktilo!!! Güle güle uç! Daktilo'nun uçuşuna özendim, ben de Malta Adası'na uçuyorum. 19-24 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen GoldenCross Singing Festival'da ülkemi temsil edeceğim. Umuyoruz ki ülkemize bir birincilik kazandıracağız ve Türkiye'nin ismini en güzel şekilde akis ettireceğiz.
Sevgilerimle,Nilay Tezsay