BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
02 ARALIK 2007 / 19:34

Budapeşte, Viyana ve Prag Gezisi İzlenimlerim

Her sene oldugu gibi 30 günlük senelik iznimin sadece 1 haftasi tatilde geri kalanı barınakta kullanıyorum bu senede öyle oldu.

Gezi güzergahımız ..
Macaristan Avusturya Çek Cumhuriyeti oldu ,bu üç ülke mimari açıdan süper entersans yerler ..
İlk duragımız Macaristan oldu. Budapeşte şehrine gittik. Her yer eski eser dolu. İnsanlar ne kadar güzel korumuşlar tarihi binaları bizdeki gibi yakıp yıkmamış, sahip çıkmışlar, yok etmemişler.

Budapeşte de gezerken restoranların olduğu bölgede, bazı dükkanların kapısının önünde kırmızı renkte dikkat ceken, gayet şık dizayn edilmiş mama ve su kabının bulundugu aparat dikkatimi çekti üzerinde köpek resmi vardı .

Çok şaşırdım bizde kapıya kedi köpek dadanmasın diye hayvanseverlerin kapı önüne koydukları su kaplarını bile tekme atar fırlatırlar macarlar ne kadar ince düşüncelilermiş köpeginle restorana gelebiliyorsun, büyük köpekse restoranın önünde yedirebiliyorsun. Çünkü o canlıya sadece köpek değil, senin dostun arkadaşın ailenin bir ferdi bu şekilde bakılıyor.

Bir an düşündüm biz de Türkiye genelinde kampanyalar başlatılmıştı sıcak havalardan dolayı kapı önlerine bir kap su koyun su hayattır vb.. sloganlar la ilgi çekilmek istenmişti ilgi duysaydı insanlar bu tür şık aparatlar dükkan önlerine konar sokak hayvnalarının su ve gıda ihtiyacı tertemiz saglanırdı tabii bu koca bir HAYALLL umarım bir gün bu günleri de görürüz..

Sokaklarda gözlerim hep kedi köpek aradı durdu yokk kardeşim yokk ilaç için bile 1 tane dahi yok ne oldu yoksa hiç kimse sokaga köpek atmıyor mu bizim ki gibi hiç bir bilgim yok... Sadece dikkatimi çeken şey herkesin köpegi oldugu gezerken o kadar çok köpek sahibi insan gördüm ki . Parklarda çöp kutularının üstünde köpek resmi var dışkınızı bu kutuya atın diye uyarıcı yazı var dogal olarak etrafda köpek pisligi göremezsiniz..

İkinci durak Viyana idi bu şehir de çok mükemmel bir şehir. Oldukça fazla Türk var. Zorluk çekmezsiniz anlaşmak için kendi aranızda Türkçe konuşurken viyanalı size Türkçe cevap verebilir.

Otobüs metro ve tranvaylarda köpek binebilir diye tabelalar var yani o kadar çok hayvan sahibi insan var ki doğal olarak taşıma araçlarına hayvanınızı alabiliyorsunuz kimsede rahatsız olmuyor. Aynen restoranlara da alındığı gibi yani köpek sahibinin bir parçası çocuğu gibi düşünülüyor.. Metro alt geçitlerde sanatçılar köpekleriyle müzik yapıyor keman çalıyor geçimini temin ediyor köpecikte kemanın sesiyle mest olmuş sahibinin yanında miskin miskin uyukluyor.

Viyana da da sokakta hiç kedi köpek görmedim. Üçüncü durak prag rüya gibi şehir binalar maket gibi olaganüstü yeşil sanki ormanın ortasına şehri yerleştirmişsin o kadar mükemmel..

Tuna nehri kıyısında turist tekneleri sürekli hareket halinde çok turist var ama gene köpek yok ...
Sadece olmayan köpek mi çok şaşıracaksınız bu üç şehirde de o kadar büyük meydanlar varki ..
İstanbul'da meydan avlu denince akla hemen güvercinler gelir çünkü meydanlar kalabalık olur kuşlarda toplaşırlar.
Budapeşte'de dikkatimi çeken şey kahramanlar meydanıydı. ilk duragımız, yanımda pogaca ekmek kırıntısı bir şeyler vardı. Otobusten hemen indim güvercin beslerim diye yokkk aaa olabilir mi böyle bir şey bom boş meydan ortaya ekmek ufaladım. Millet deli demesin diye alçak sesle "cikk cikk" dedim, kuşlar gelsin diye. Sadece 2 güvercin geldi yarım saat kaldık o meydan da çantamdaki ekmek türü her şeyi boşalttım sayı 3 ü geçmedi. Hemen gezi kitabını karıştırdım ve aradığım cevabı buldum bir dönemin belediye başkanı başlatmış meydanda ki güvercin sayısı çoık fazlaymış dogum kontrol hapıyla üremeyi durdurmuşlar öyle yazıyor kitap ne derece doğru bilmiyorum ama meydanlarda kuş yok denebilir.

Prag da köprüler oldukça fazla özellikle charles köprüsü çok kalabalık köprünün tam ortasında bir heykel var üzerinde sahibiyle köpek gözüküyor ben hemen köpege dokundum elledim insan ilgi duydugu şeye bakarmış ya .. Megerse rivayete göre heykel deki köpege elini süren bir kez daha aynı şehre geliyormuş sakın ha yalnış anlaşılmasın ben o niyetle dokunmadım sevdigim için dokundum (tabii bu kısım şaka) Neyse köprülerin üstünde çok hareket var insan sirkülasyonu fazla turist kaynıyor bu ülke birde dilenciler ama bu dilencilerin hepsinin de köpekleri var hayvana ilgi duyan insanlar para atıyorlar kumbaraya ..

Bir de marketlerde kumbaralar var yanlarında da kocaman oyuncak köpek üzerindede yazılar var engelli insanlara yardım eden köpeklerin resimleri gözüküyor sanırım bu türde hizmet verecek köpekleri egitmek için kurulmuş bir vakıf veya dernegin yardım kumbarasıydı.. Bir hafta gezimiz sürdü ve 1 eylül cumartesi gecesi türkiyeye döndük pazar sabahı dogruca barınaga tabii havuç, badi, gizmo, çiço, leydi ve digerleri üstüme atladılar bizi niye bıraktın diye öpe yalaya bitiremediler, o gün böyle koklaşmayla geçti tam eve dönecegim akşam saati kapıda bir minübüs ve sinirli bir adam bagırıyor, çagırıyordu.

Şaşırdım sorun nedir dedim büyükçekmecede bir yaralı leylek buldum kalktım oralardan buraya size getirdim görevlileriniz kabul etmiyor dedi. Ben de beyefendi burası köpek barınagı bu kocaman leylegi nerede muhafaza ederiz yerimiz yok ki dedim adam iyice köpürdü o zaman isminizi degiştirin hayvan barınagı yazmayın dedi .
(Hayda şimdi bunun muhabbetinimi yapacagız akşamın bu vaktinde) uygun bir dille kuşla ilgili avcılar veteriner fakültesinde bir çalışma grubu var dedim gerekli bilgileri verdim.

Adam anlamıyor baktım olacak gibi degil çaresiz aldım bir yavruyu kafesten çıkardım, onun yerine leylek kardeşi yerleştirdim önüne su ve ıslak ekmek koydum başka bilemedim ne yapacagımı .. Leylegin bacagında halka vardı takipli bir kuş oldugu anlaşılıyordu.

Ertesi gun hemen tolga arkadaşımızı aradım ve yaban hayvanlarla ilgilenen vet hekim arkadaşımız nilay la irtibata geçmesini rica ettim.

Nilay arkadaşımız hemen milli parklarla irtibata geçti kuşun bacagındaki halka numaralarını verdim hemen beni aradılar halkanın arka tarafında hangi ülkeden geldigi yazarmış onu sordular.. Leylegin yanına gittim halkayı çevirdim arkasını okumak için ne yazıyordu biliyormusunuz okuyunca bastım kahkahayı HUNGARY-BUDAPEŞTE
Ben uçagın kanadı üstünde leylekçik kendi kanatlarıyla peşimden koşmuş gelmiş buralara esprisini patlattım.
Adını budapeşteli leylek koydum.Bir bacagı kırık kanadında yara ve kırık var yani durumu iyi degil..

Nilay arkadaşımız geldi ona tavuk cigeri getirmiş gagasını açtı zorlada olsa yedirdi ve milli parkların aracı gelir gelmez kutuya koyduk ve iyileşene kadar kalacagı büyükçekmece barınagı mehmet agabeyin mekanına dogru yola çıktı ..
Sagolsun mehmet agbi budapeşteli leylekçigi kabul etti o artık emin ellerde kendisine teşekkür ediyoruz.

Kadere bakın yedikuleden kimler geldi kimler geçti karga, martı, kedi, tavşan, kirpi, kaplumbaga, at şimdi de leylek gene diyorum allah sonumuzu hayır etsin.
Bakalım başka ne görecegiz derken gördük..

Yazımı yazarken Saat 18 itibariyle gelen telefon çok enteresandı ...Evde yılan varmış evet yalnış okumadınız yılan ihbarı..

Eve giremiyorlarmış parkta yatıyorlarmış insanlar, gelin yılanı alın diyorlar .
Bir sefer daha HAYDAA dedim bakalım sabaha ne olacak belki günün sonunda birde bir de yılanımız olurmuşşşş ALLAH KORUSUN!!!!!Onu nereye koyarız !!!!

Gönüllü Barınak Yöneticisi
Mimar Meral Olcay
06 Eylül 2007
ETİKETLER : Meral Olcay