BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
06 AĞUSTOS 2016 / 12:26

Koruyucu Melek MERAL OLCAY

Sevgili Gizem in kalemine saglık:

meralolcay_ajanimo2Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı’nın Koruyucu Meleği MERAL OLCAY

İstanbul Fatih Belediyesi’ne bağlı Yedikule Hayvan Barınağı ya da gönüllülerinin verdiği adla ‘Sevgi Yuvası’’, mimar Meral Olcay’ın 2001’deki girişimiyle kuruldu. Şu anda 3.000 Köpek ve 150 kediye yaşam alanı sunan ve sponsor arayan barınağı Olcay ile konuştuk.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Meral Olcay kimdir?

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunuyum. Mimar ve birinci derecede devlet memuruyum. Belediyede kontrol mühendisi olarak halen göreve devam etmekteyim. Ayrıca barınağın kurucusu ve gönüllü yöneticisiyim. Bunların dışında hayvanlarla ilgilenmekten, onlara yardımcı olmaktan mutluluk duyan biriyim. Onlar için faydalı olabilmenin mutluluğunu yaşıyorum.

Barınağın kuruluş hikayesini anlatır mısınız?

Barınağın kuruluş hikayesi oldukça ilginç. Ben kediden ve köpekten korkan bir insandım. Eşim beni psikoterapistlere götürdü, fakat hiçbir şey bu korkuyu atmamda bir işe yaramadı. Öyle ki, sokakta onları gördüğümde cadde değiştiriyordum. Psikoterapi bir işe yaramayınca eşim bir gün habersiz bir şekilde eve bir yavru köpek getirdi. O günden sonra sokaktaki köpeklere daha farklı bir gözle bakmaya başladım. Arabamda hep yemek taşıyorum. Gördüklerimi besliyorum, hastaysa tedavi ettiriyorum. Bir gün işe giderken trafiğin sıkışmasıyla şu anda barınağın bulunduğu dar yola girdim. Orası önceden moloz döküm yeriydi ve berbat bir haldeydi. Dikiz aynamdan ihtiyar bir amcayı etrafını sarmış 25 köpeğe yemek verirken gördüm. İçimden bir ses, “İşe geç kaldın, git,’’ dedi. İkinci ses ise, “Ya bir sor bakalım, ne oluyor burada,’’ dedi. Ben ikinci sesi dinledim. Geri geri geldim, “Amca, ne yapıyorsun sen burada?’’ dedim. Dedi ki, “Kızım, bu canları buraya atıyorlar. Ben de ölmesinler diye kuru ekmekle besliyorum.’’ Kendisine kuru ekmekle hayvan beslenemeyeceğini ve buraya yakın bir yerde çalıştığımı, her gün gelip besleyebileceğimizi söyledim. Her gün iş çıkışları, sabah işe giderken ve öğle tatillerinde buraya gelip kalan yemeklerle, evde yaptığım makarnalarla ya da ne pişiriyorsam onlarla hayvanları beslemeye başladık. Sonrasında hayvanları aşılattım, kısırlaştırdım. Ancak bir ay gibi kısa bir süre sonra sayıları 25 olan hayvanlar 50’ye ulaştı. İki ay sonra 100-150 olunca, artık benim maddi gücümü aşmaya başladı. O dönemki belediye başkanımıza (ki kendisi de mimardı) gittim, ‘’Ben Fatih bölgesinde bir hizmet sunuyorum ama artık bu beni aştı. Ben projeyi çizeyim. Zaten mimarım ve hayvanların ne istediğini artık biliyorum. Siz inşaatı yapın, lojistik destek sağlayın. Geri kalan her şeyi ben hayvanseverlerle hallederim,’’ dedim. Onay aldıktan sonra 2001 senesinde inşaata başladık. başladık. O dönem 350 köpek vardı. Yine 2001’de inşaat bittiğinde sayı 750’ye çıktı. fiu an aradan 15 sene geçti ve 3.000 köpeğimiz var. Aslında Yedikule Hayvan Barınağı bilinçli olarak kurulmuş bir yer değil. Kaderin bir cilvesi sonucunda, benim vasıtamla kurulmuş bir yer. Burada her şeyi gönüllüler sağlıyor, Fatih Belediyesi’nin lojistik desteği dışında.

meralolcay_ajanimo3Barınak sorumlusu olarak ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Fatih Belediyesi’nin şikayetler üzerine sokaklardan getirdiği hayvanlar için tedavi, rehabilitasyon, kısırlaştırma, aşılama, sahiplendirme (en önemli şey bu) hizmetleri sağlıyoruz. Bunların dışında yeni neslin hayvan sevgisiyle yetişmesi açısından bize hep ziyaretler yapılıyor. Nedir bu? Anaokullarından tutun, ilkokullardan, liselerden, hatta bir kademe daha gittik, iş yerlerinden sosyal sorumluluk projeleri kapsamında buraya geliyorlar, gönüllü çalışıyorlar. Yani haftanın yedi günü 10.30-15.00 arası faal olup, diğer gönüllülere de kapılarını sürekli açık tutan, her şeyin serbest olduğu tek barınak burasıdır. Doğal olarak bilgilendirme, bilinçlendirme ve daha çok gönüllü kazanma ilk hedeflerimizden.

Barınak dışında çalışmalarınız var mı?

Örneğin davet edildiğimiz okullarda bilinçlendirme adına seminerler veriyoruz veya iş yerlerinde barınağa gelir getirmesi amaçlı kermes gibi stantlar açıyoruz.

Gönüllü olmak için ne yapmak gerekiyor?

İnternet sitemizde bir başvuru formu var. Bu formu doldurup, bize gönderdikleri an biz davet ediyoruz. Kendileriyle görüşüp, gönüllü olmak isteyenleri tanıyoruz.

Barınaktan hayvan sahiplenme koşulları nelerdir?

Buradan bir can sahiplenmek tıpkı bir çocuk esirgeme kurumundan evlat edinmek gibi. Çünkü hayvanlarımız terk edilen köpek ve kedilerden oluşuyor ve biz onların tekrar terk edilme travması yaşamamaları için sahiplenme talebinde bulunan kişileri ciddi bir elemeden geçiriyoruz. Yine internet sitemizde sahiplendirme başvuru formu var. Kişi bu formu dolduruyor, yaşayacağı yerin fotoğraflarını gönderiyor ve biz de kendilerini buraya davet ediyoruz. Ön görüşmeyi yapıyoruz, eğer hayvan sahiplendireceksek barınağı gezdiriyoruz. Onlara uygun gönüllü danışmanlıkları yapıyoruz. Sahiplendirmeleri sözleşmeyle yapıyoruz. Sahiplendirdikten sonra da ilişkiyi kesmiyor, düzenli olarak takip ediyoruz. Ziyaretlerde bulunuyoruz. Eğer sahiplenilen dostumuza iyi bakılmıyorsa geri alıyoruz.

Evcil hayvanı olanlara veya sahiplenmek isteyenlere mesajınız var mı?

İnsanlar bizim gibi hisseden, acıkan, sevinen, üzülen, sevgi dolu, karşılıksız seven ve yüzyıllar önce evcilleştirdiğimiz bu canları ölene kadar bakmayı göze alabiliyorlarsa, bu sorumluluğa hazırlarsa sahiplensinler. Lütfen, terk edilmenin insanlar için de hayvanlar için de çok büyük bir travma olduğunu herkes bilsin. Bir hayvan 15 sene yaşayacak. Ben hastalandım, ben bakamıyorum, o istemiyor, bu istemiyor demeyi bırakın. Hayvan beslemek çok büyük bir sorumluluk. Eğer gerçekten hazır değilseniz almamalısınız. Çünkü hiç kimse kimseyi bir hayvan sahiplenmeye zorlamıyor. İnsanlar kendi iradeleriyle hayvan sahibi oluyorlar. Bu canlar gençken her şey iyi hoş, fakat yaşlanınca veya herhangi bir hastalık gerçekleştiğinde bakamamak olmaz. Onlar bir oyuncak, bir meta değil.

yedikule_ajanimoNasıl destek sağlıyorsunuz?

Azrail ve misafirle bağışçının ne zaman geleceği belli olmadığı için biz bağışçıyı beklemiyoruz. Sürekli proje üretiyoruz. Bu projelerimiz nikah şekerleri, “hoş geldin bebek!” şekerleri, kişiye özel tasarımlar, kartpostallar, brunch’lar, kermesler, yaş günü partileri, fuarlar, pet şişe ve madeni geri dönüşüm kampanyalarından oluşuyor. Yani ekmeğini taştan çıkartır gibi biz de buradaki hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak adına sürekli bu gibi projeler üretmek zorundayız. fiu anda da en popüler ürünümüz; nikah şekeri olarak tohumlu kalemler. Mesela evlat edinme programımız var, yani koruyucu aile oluyor insanlar. Burada yuva bulma ihtimali sıfır olan bir köpeği evlat ediniyorsunuz ve her ay düzenli olarak aidat ödüyorsunuz. Bu şekilde de evinde hayvan besleyemeyecek olan insanlar buradan bir canı evlat edinebiliyorlar. Örneğin, okullar iki sınıf olarak evlat ediniyor ve biz biliyoruz ki, o iki hayvanın aidatıyla buraya düzenli bir gelir gelecek. Yani en azından bunu yaymaya çalışıyoruz, fakat ilgi çok fazla değil ne yazık ki.

Destek sağlamak amacıyla satılan ürünleri kimler yapıyor?

Satılan tüm ürünleri bizzat biz kendi paramızla yapıyoruz. Borçla girdiğimiz işlerin sonunda bir miktar satış yapıp borçları kapatıyoruz. Geriye kalan bizim karımız oluyor. Ne yazık ki sponsor bulamıyoruz. Bu nedenle sponsor ihtiyacımız olduğunuda belirtmeliyim. Bu ihtiyacımız karşılanırsa satılan ürünlerimizden tamamen kar elde edebilecek ve hayvanlara daha fazla destek sağlayabileceğiz. Tabii sadece hediyelik ürünlerde değil, mama, temizlik malzemesi, tıbbi malzeme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamak için de sponsorlar arıyoruz.

Ürünleriniz nereden satın alınabilir?

Barınağımızın girişinde bir dükkanımız var. Ürünler oradan satın alınabilir. Bunun dışında internet sitemizden ürünlerimizi satın almak isteyenler de bize mesaj attıklarında kargoyla alıcılarına yolluyoruz. Ayrıca her hafta sonu barınak önünde mini bir kermesimiz oluyor. Şubat aylarında ise Sevgi Günü Kermesi adlı büyük kermesimizi açıyoruz.

Ürünlerimiz→

Kaynak: www.ajanimo.com