BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
07 ARALIK 2007 / 00:46

Simba'nın ailesi

Sayın Aslı Kaçar ve Mehmet Ertuğrul ,

12 Temmuz 2006 günü Hürriyet Gazetesi'nde okuduğumuz ' Simba'ya tek kurşun ' başlıklı haber biz tü hayvanseverleri olduğu kadar çevreye duyarlı tüm Türk Halkını eminiz ki çok üzmüştür. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin vatanını savunması için verdiği bu silah ile Simba'nın yaşamına son veren Astsubay Şeref Öztürk'ü Yedikule Hayvan Barınağı olarak kınıyoruz. O çalılıklardan çıkan bir çocuk bile olabilirdi. Bir can bu kadar ucuz yitirilmemeli. Çok üzgünüz.

→Bize öncelikle kendinizden , hayvanlar ile ilişkilerinizi anlatabilirmisiniz ?

Ben Aslı Kaçar 27 yaşındayım ve peyzaj mimarıyım. Ancak 4 sene bu meslekle ilgili iş yaptıktan sonra geçen kıştan beri nişanlımla ve oğlumuz Simba'yla daha fazla zaman geçirmek için Alsancak'ta üçümüzün çalıştığı bir cafe işletmeye başladık. Hayvan ve doğa sevgim (seçtiğim meslekte bu sebeptendir) küçük yaşlarımdan beri vardı ama her anne gibi malesef benim annem de bir köpek sahibi olmama izin vermedi ta ki kendi evim olana kadar. Ancak Simba'yı kaybedince anladım ki ben sadece pasif bir hayvansevermişim. Çünkü sadece yakın çevremde gördüğüm hayvanlara sevgi ve yardımda bulunmuşum. Halbuki görmediğim ama son derece muhtaç durumda olan hayvanlarda varmış. Artık onlar için de elimden geleni yapmalıyım diyorum.

→ Bize Simba ile tanışma hikayenizi anlatabilirmisiniz ?

Simba benim daha önce çalışmış olduğum işyerimin sahibinin köpeklerinin yavrularından biriydi. İlk doğdukları günden itibaren onlardan birine sahip olmak istedim ama uygun zamanı bulamadığım için bir türlü söyleyemiyordum. Birgün bir iş sebebiyle patronumla birlikte İstanbul Ortaköy'de bir yemekteydik ve orada bir sokak köpeği vardı. Ben ona kendi yemeğimden yedirmeye başladığımda kendisi bana senin köpekleri çok sevdiğini bilmiyordum dedi. Ben de bunun üzerine onları çok sevdiğimi hatta yavrularından birine bakmak istediğimi ancak bir türlü söyleyemediği söyleyince o da hemen en yakışıklı olan bir tane var adıda 'SİMBA' o artık senindir dedi.

Bunun üzerine İzmir'e döndüğümde nişanlımla birlikte 15.10.2004 tarihinde Simba'yı Çeşmedeki kardeşleri ve anne babasının yanından aldık. Son derece yakışıklı bir o kadar da korkaktı. Hayatında ilk kez o evden ayrılıyor, bir arabaya biniyor ve hiç bilmediği bir yere gidiyordu. Yol boyunca ona sarılarak onu sakinleştirmeye çalıştığımı çok iyi hatırlıyorum.

→Bizlere Simba nasıl bir köpekti onu bizlere anlatabilirmisiniz ?

Simba hayatınızda görebileceğiniz en sevecen , en mutlu, en oyuncu, en insancıl, en enerjik, en sağlıklı köpeklerden biriydi. Ben her hayvanın yetiştirilme tarzının çok önemli olduğuna inanıyorum. Eğer siz isterseniz o canlıyı son derece vahşi, siz isterseniz bir pamuk kadar yumuşak yapabilirsiniz.

Simba da benim ve Mehmet'in bebeği gibiydi.Ailemizin bir bireyiydi. Tüm ailemizin neşe kaynağıydı. En mutsuz anımızda bile bizi güldürebilen, ağladığım zamanlarda göz yaşlarımı yalayarak beni teselli eden , en mutlu anlarımızda bizimle hoplayıp zıplayan, kendimi kötü hissettiğim anlarda ona sarılarak tüm pozitifliğiyle duygularımı değiştiren gerçek bir dost gerçek bir bebekti benim ve Mehmet için.

Hayvanların duygularını belli edemediklerini söylerler ya Simba için bu geçerli değildi. O gözleriyle bizi herşeyi anlatabilen ender köpeklerden biriydi.

→Sizi üzmeyecekse olay gecesini biraz anlatabilirmisiniz ?

Olay gazetelerden takip ettiğiniz gibi gerçekleşti. Biz Simbamız fuarı çok seviyor diye aracımızı hergün oraya park ediyoruz. Her sabah aracımızı parkediyoruz Simba da orada koşup oynuyor sonrada işimize gidiyoruz her akşam da yine aynı şekilde aracımızı almaya gidiyorduk. O akşam ben eve erken gitmek zorunda kaldığım için Simba ve Mehmet aracımızı almaya fuara gitmişler. Simba doğal olarak tuvalet ihtiyacını karşılarken önüne çıkan iki kişyi görünce sadece bir kere 'Hav' demiş ve yerinde Mehmet'in yanında öylece durmuş. (başka birşey söylemesi de mümkün değil zaten) Bunun üzerine yaşlı olan başkomiser Şinasi Öztürk korkarak bir adım geriye doğru gitmiş ve yanında bulunan oğlu Astsubay Şeref Öztürk ile aynı anda silahlarını çekmişler ve oğul Şeref Öztürk kendilerine hiçbir şekilde saldırmayan ve saldırma eğiliminde bile bulunmayan sadece bir kere hav diyen oğlumuzu alnının ortasından bir saniye bile düşünmeden vurmuş ve hızla olay yerinden kaçmışlar. Mehmet olayın şokuyla önce Simba'ya bir süre sarılmış daha sonra arkalarından koşmaya başlamış. Ancak ateş eden kaçmış baba daha fazla koşamadığı için fuar güvenlik görevlileri tarafından yakalanmış.
→Gazetelerde zinciri takılıydı değildi polemikleri sürüp gibiyor. Bunu en doğru olarak sizden öğrenebiliriz.

Simba'nın olay anında zinciri takılıymış. Bu insanların kendilerini savunabilecekleri hiç birşey olamadığı için yaptıkları savunmalardan sadece biri.

→Olayın yargıya intikali nasıl oldu ? Şikayetçi oldunuz değil mi ?
Evet geçtiğimiz cuma günü bu şahıslar hakkında İzmir Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduk. Yeni yürürlüğe giren yasa gereği bu şahıslar yargılanacaklar.
Sonuçta o çalılıklardan çıkan Simba değilde bir çocukta olabilirdi. Acilen silahsızlanmaya gitmemiz gerekiyor.

→Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Benim de en çok merak ettiğim soru bu zaten . Vurulan bizim sahipli köpeğimizdi ancak köpekten bu kadar korkan bu kişi karşısına fuarda dolaşan bir sürü sokak köpeklerinden biri çıksaydı onu da vuracaktı ve kimseye hesap verme durumunda kalmayacaktı. Hatta sizin de söylediğiniz gibi bir çocukta olabilirdi hatta o anda Mehmet'e de babasının çıkardığı silahtan ateş edilebilirdi. O zaman nasıl bir açıklama yapacaklardı çok merak ediyorum.

Çünkü Simba'yı daha önce bir köpek kendisini ısırdığı için ve kuduz tedavisi olduğu için vurduğunu söyleyen kişi o zaman ne kılıf bulacaktı çok merak ediyorum. Ayrıca bu kişiler yoldaki herhangi bir vatandaş değil!!! silahlarını hangi durumlarda ve nasıl kullanabileceklerinin eğitimini almış insan demeye utandığım varlıklar.
Topluma 24 saat açık bir alanda bu kadar futursuzca eğitimli adı altında adlandırılan varlıklar silahlarını kullanabiliyorsa gerisini siz düşünün artık diyorum. Tüm verilen silahların piskolojik testler sonucu verilmesini ve belli aralıklarla da bu testlerin tekrarlanması gerektiğini düşünüyorum ki daha fazla CANLININ canı yanmasın. İnsan , hayvan farketmez!!!
→Eğer Astsubay Şinasi Öztürk'e birşey söyleme şansınız olsaydı ne söylerdiniz ?
Madem bir köpekten korkup öldürecek kadar korkaksınız bu milletin topraklarını ve devletin güvenliğini nasıl cesurca koruyacaksınız sorarım size??????
Aslında zaten ben sizin korktuğunuza bile inanmıyorum! Çünkü gerçekten korkmuş ve ateş etmiş olsaydınız o ateşi havaya açardınız ya da bu olayın ardından ordan kaçmak yerine ne yaptığınızı sorgular bizi teselli etmeye çalışırdınız.

Allah size birgün sevgiyi ve acıyı tatmayı öğretsin ki insan olduğunuzu anlayabilin....
Biliyoruz asla Simba'nın yerini tutmaz ama eğer yeniden minik bir dost edinmek isterseniz barınağımızın kapıları ardına kadar açıktır. En kısa sürede sizleri barınağımızda görmek isteriz.
Saygılar

Tolga ÖZTORUN
Yedikule Hayban Barınağı Gönüllü Muhabiri

"Sevgili Tolga Bey,
Size ilginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederiz. Mehmet'le kendimizi biraz toparladıktan sonra mutlaka tüm sevgimizi verebileceğimiz yeni bir dost sahibi olmayı düşünüyoruz. O noktada da mutlakaka sizinle bağlantıya geçeceğiz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Sevgilerimizle
Aslı & Mehmet & Simba"

19.07.2006