BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
07 ARALIK 2007 / 00:39

İnsanın sahibi kedi

İnsanın ideal arkadaşı olan kedi 9 bin yıllık tarihinde kuralları hep kendi koymuştur. Onlar bizim kedilerimiz değil, biz onların insanlarıyız.

Bütün canlılar gibi Kedi'nin de bir evrimi vardır. Bugüne kadar bir kedi Darwin çıkmadığı için, bu "kedinin evrimi" sorunuyla zoologlar ve jeologlar uğraşıyorlar. Kedinin mensup olduğu familyanın ilk türleri 4 milyon yıl kadar geriye gidiyor. Bundan 1,8 milyon yıl önce, jeologların Pleistosen adını verdikleri dönemin başında, bugünkü evcil kedinin doğrudan atası sayılan orman kedisi (Felis silvestris) ortaya çıkmış,
İkinci Buzul Çağı'nın sonlarında hızla Avrupa, Asya ve Afrika'ya yayılırken, üç ana tip halinde evrimleşmiştir: Avrupa orman kedisi, Afrika eldivenli kedisi ve Asya süslü kedisi. Bizim bugün evcil kedi dediğimiz tür (Bu kedilerin serserisi veya lümpeni sokak kedisi de dahil), Felis silvestris catus adını almaktadır. Türkçe de dahil, Batı dillerinin çoğunun kedi kelimesi bu Latince terimden gelir. Bu tür, Afrika eldivenli
kedisi ile İran, Pakistan ve Hindistan'da yaşayan, insana doğal bir yakınlık gösteren süslü kedinin karışımı olan tekir bir türün, MÖ 4500'lerde Mısır'da evcilleştirilen atalarından oluşmuştur. Arkeologlar, Filistin'deki Jeriko'da neolitik döneme ait ilk insan yerleşimlerinden birinde kedi kemikleri bulmuşlardır (MÖ 7 binler). Bu da kedinin

evcilleşme sürecini açıklayan unsurlardan biri olmaktadır. Önce yemek artıklarını paylaşan bir misafir, sonra insanın çevresinde yaşamaya başlamış, nihayet eve girerek baş köşeye yerleşmiştir. Eski Mısır'da farelere karşı başarısından ötürü çabucak kutsallaşan kedi, Yeni İmparatorluk Çağı'nda Mutluluk Tanrıçası (Baştanrı Ra'nın kızıdır) Bastet ile özdeşleşmiştir. Bu tanrıça, heykel ve resimlerde kedi biçiminde tasvir edilmektedir. Eski Yunanlı tarihçi Herodotos, "Mısırlılar yangını söndürmeye uğraşmazlar" diye aktarmaktadır, "Sadece bakarlar. Onlara göre, kediler koşarlar ve kendilerini ateşe atarlar. Böylece canlarını feda ederek yangını söndürürler. Oradaki insanlar kedilere hüngür hüngür ağlarlar ve yangın hiçbir müdahale olmadan söner." Mısır'da kedi kutsaldır. Bir kedi öldüğünde sahibi mateme girer, kedisine saygısını göstermek için kaşlarını kazıtır. Bu kutsallık öyle bir boyuttaydı ki,
arkeologlar Nil boyunca tapınak yakınlarında devamlı kedi mezarlıkları buluyorlar. Bu mezarlarda o kadar çok mumyalanmış kedi bulundu ki, tarlaları gübrelemek için ve gemilerde safra olarak kullanıldı.

YAKILDILAR
Kedi, Eski Yunana Mısır'dan gelmiştir. Aristophanes, Atina çarşısında kedi satışlarının iyi kar bıraktığını yazmaktadır. Buradan Roma'ya geçen kedi, özgürlüğün simgesi haline gelmiş, tanrıça Diana kediyle özdeşleştirilmiştir. Orta Çağda ise, kilise, özellikle kara kediyi cadılarla özdeşleştirmiştir. Kedi tarihinin en korkunç yüzyılları dini taassup ile başlamış, milyonlarca kedi cadı oldukları gerekçesiyle canlı canlı yakılmıştır. Ama kedi intikamını kötü alacaktır. Kedinin yokluğunda fareler ortada cirit atmaya başlayınca, Avrupa veba salgınlarından bir türlü kurtulamaz olmuştur. Orta Çağda kedi yokluğunun en iyi örneğini Hamelin Kavalcısı adlı ünlü Alman masalı verir. Hamelin kasabasını fareler basar ve onları kediler değil, bir kavalcı kovar. Orta Çağ veba salgınlarının en dehşetlisi, 14. yüzyıldaki Kara Ölüm'dür. Avrupa nüfusunun % 40'ını yok eden salgın, kedinin nasıl dehşetengiz bir intikam aldığını gösterir. Kedi, Avrupa'da tahta Victoria döneminde çıkmaya başlamıştır. Bu çağda yaşayan ünlü İngiliz romancı Lewis Caroll (asıl adı Charles Lutwige Dodgson, bir Oxford profesörüdür), 1865'te Alis Harikalar Diyarında'yı yayınladı ve ünlü Chester kedisini lanse etti. Esrarengiz gülüşüyle müthiş sivri dişlerini açığa çıkartan bu kedi figürü ile 1872'de yayınladığı Aynanın Öteki Tarafı'ndaki dişi kedi Dinah ve iki yavrusu Kardelen ile Kitty gibi çok daha yumuşak figürler, Avrupa çifte kedi anlayışının kurucusu oldular. Avrupalılar, bu hem vahşi, hem yumuşak hayvana aşık oldular, özellikle kız çocukları.

GÜÇLÜ KARAKTERLER
Kedi Japonya'ya 1000 yıllarında girdi ve kısa bir süre sonra tahta çıktı. Amerika'ya ise 1749 gibi geç bir tarihte girmesine rağmen, bugün dünyanın en kalabalık kedi kolonisi bu ülkede yaşamaktadır (60 milyon). Julius Caesar'ın gördüğü zaman bayılacak kadar korktuğu kedi, 20. yüzyılda Colette gibi kedi hastası bir yazar, Walt Disney'nin Kadife Pençeli Casus (1965) adlı filmi, Jim Davis'in Garfield'i, Philippe Geluch'ün Düşünün
Kedi'si, Catwoman filmi (2004) ve 90 yaşını geçen ünlü çizgi kahraman Kedi Felix ve daha binlerce figür tarafından insanın bir numaralı hayvan arkadaşı haline getirilmiştir. Narin fiziği, efsunlu gözleri ve tavırlarıyla güzelliği, cazibeyi, gizemi ve kadını simgeleyen kedi, bağımsızlık, kişilik ve doğallık gibi güçlü karakter özelliklerine sahiptir. Ufak boyu, özerkliği, oyunculuğu, temizliği, onu çağımızın çalışan ve apartmanda yaşayan insanının ideal arkadaşı haline getirmektedir. Ama bilinen 9 bin yıllık tarihi boyunca kuralları hep kedi koymuştur. Onlar bizim kedilerimiz değil, biz onların insanlarıyız.

Mehmet Ali Kılıçbay

14/11/2005
Sabah Gazetesi