0.1cc yaklaşık 1 damlaya tekabül ediyor. Avucunuzdaki küçücük canın 10 damla mamayı içebilmesi için bazen dakikalarca "nolur, biraz daha gayret, yaşayabilmek için 1 damla daha içmelisin" diye dua ve gayret ediyorsunuz.
Bazen küçücük dilini iştahla uzatıyor, bazen anlamsızca bakıyor gözlerinize. O bakışlarda "şimdi neden bu sert enjektörü sokuyorsun ki küçücük ağzıma, daha birkaç gün önce ben istediğimde anneme sokulup keyifle içiyordum sütümü" dediğini görüyorsunuz. Neyse ki aynı dili konuşmuyoruz, eğer düşünebilse ve anlayabilse "neden"leri anlatmak çok zor olurdu...
Neden birilerinin onu annesinin sıcacık göğsünden alıp pis bir poşet içinde çöplerin arasına fırlattığını,
Neden o minicik kolunun, patisinin artık yerinde olmadığını,
Neden onu iyileştirmek için bile olsa defalarca incecik derisine iğneler batırmak zorunda olduğumu,
Tüm bu acıları çekmek için ufacık bedeniyle ne gibi bir suç işlemiş olabileceğini...
İlk günler böyle geçiyor...
O kadar küçük oluyorlar ki her baktığınızda nefes almıyor mu diye korkup bazen derin uyuduğunda dokunup uyandırmak zorunda kalıyorsunuz. Yoksa ..... diye.

Bu kısım biraz zor gibi görünüyor belki. Ama sonra günler geçiyor, 10 damla mamayı içmesi için gayret göstediğiniz ufaklık elinizdeki mama kabını görünce kuyruğunu sallamaya başlıyor.
Günler biraz daha geçiyor, o yerinden kıpırdamaktan aciz bebek artık sizinle oyunlar oynamak için ayaklarınıza atlamaya başlıyor.
Ve gün geliyor (ki inanın çok uzun zaman geçmesi gerekmiyor bunun için) daha birkaç hafta önce yaşatmak için uğraştığınız o minicik can kapıya biri yaklaştığında küçücük kulaklarını dikip pür dikkat kapıya bakıyor, hatta bazen hırlıyor, sizi korumak için.
İşte o gün damla damla mamayla beslediğiniz, bazı geceler aldığı nefesleri saydığınız küçücük muhtaç bebeğin artık bir küçük köpek olduğunu, sizi korumaya çalıştığını gördüğünüzde tüm yorgunluğunuz geçiyor.
Neyse ki bizler gibi değiller, acıları unutabiliyorlar, güvenmeyi, iyiliği, kin tutmamayı çok hızlı başarabiliyorlar.
Ve bir huzur kaplıyor içinizi. Bir insan tarafından acımasızca annesinden ayrılan, türlü acılar çekmeye mahkum bırakılan bu küçücük canın tekrar bir insana güvenmesini sağlayabildiğinizi görüyorsunuz...
Yeni sahibine teslim ederken içinizi kaplayan ayrılık hüznü yerini tatlı bir telaşa bırakıyor yeniden Yedikule'ye doğru yola çıktığınızda. Çünkü biliyorsunuz ki ayrıldığınız can artık güçlü, sağlıklı, mutlu. Çeşit çeşit inanılması güç acı hikayelere sahip diğer canlarsa sizi bekliyor. Yine yaşam savaşı verirken teslim alacağınız ama birkaç hafta içinde mutlu bir küçük köpekler olarak teslim edeceğinizi bildiğiniz başka canlar...
Onlara yaşam desteği vereceğiniz kısacık birkaç hafta onların hayatları boyunca fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı, güçlü köpekler olarak hayatlarını sürdürmeleri için atılacak çok büyük bir adım.
Mehnaz Arı
17 Ekim 2006
Bebeklerin Yedikuleye getiriliş hikayesi için
tıklayınızBu köşeye yazılarınızı göndermek için
meralolcay@mynet.com