BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
02 ARALIK 2007 / 12:02

SİZ hiç ‘kedi gezmesi'ne çıktınız mı?

Ben çıkıyorum arada. Hiç girmediğim sokaklara, hiç gitmediğim semtlere doğru.

Tıpkı turistlerin bakına bakına gitmesi gibi. Farkımız, ben yukarılara doğru değil yere bakıyorum. Hatta arabaların altına.

Genelde orada oluyorlar. Bir tekerleğin dibinden bana bakıyorlar.

Anlamaya çalışıyorlar niyetimi.

Çömelip hiç kıpırdamadan duruyorum.

Bir süre öyle bakışıyoruz.

İlk hareketi onlardan bekliyorum.

Geliyor nitekim.

Ama ben hala kıpırdamıyorum. Güvenlerini iyice kazanmak için.

Sonra koklama faslı başlıyor. Önce uzaktan, sonra burunlarını elime değdirerek.

Nihayet dost olduğuma kanaat getiriyorlar. Burunları onları hiç yanıltmaz.

Başlarını uzatıyorlar okşanma talebiyle...

Kuyruk havada, sırt kamburlaşmış, bacaklarıma sürtünerek etrafımda turluyorlar.

* * *

Kedilerle haşır neşir olmayanlar, hepsi birbirinin aynı zanneder.

Ben öyle zannediyordum.

Değil oysa.

Onlar da bizim gibi. Biri ötekine benzemiyor.

Ama bir ayağınızı hızlıca yere vurup kovalamaya çalışırken fark edemezsiniz bunu. Durup bakmanız lazım.

Bir gün siz de ‘kedi gezmesi' ne çıkarsanız, yanınıza mutlaka bir paket kuru mama alın. Ciğer torbasıyla uzaklara gitmek zor olur diye söylüyorum.

Bir iki avuç dökün bir duvarın dibine...

Huylarının da farklı olduğunu göreceksiniz bu arada.

Kimi hemen yemeğe girişecektir...

Kimi önce bir teşekkür sürtünmesi yapacaktır bacaklarınıza...

Kimi başını mamaya doğru uzatmak için bir boşluk arayacaktır ötekilerin arasında...

Kimi hepsini kovalayıp mamanın tamamına sahip olmak isteyecektir.

Ama neticede siz uzaklaşırken hepsi peşinize takılacaktır.

Káh sürtünerek, káh duvarlara zıplayıp inerek...

Gelebildikleri yere kadar geleceklerdir sizinle...

Deneyin bir gün...

Göreceksiniz sinirinizi nasıl yatıştıracaklar...Pakize Suda

Bu köşeye yazılarınızı göndermek için meralolcay@mynet.com