BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
03 ARALIK 2007 / 16:05

Sultan hanım - Yaşlı bir at

20 Şubat Salı günü güzel bir hava vardı. Cıvıl cıvıl; sanki bahar havası. Bahçede köpeciklerle uğraşıyorum, telefon çaldı.

"Bir çukurda 3 gündür yatan bir at var, ne yapalım?" dediler. "Ben ne yapabilirim" diye düşündüm. Dernekler kusura bakmasınlar ama muhtaç zor durumda kalan köpekler için arayan insanlara bile çözüm bulamazken bu zavallı ata mı bulacaktım. Ne yapayım, ne yapayım, çaresizlik içindeydim ki birden aklıma arka bahcedeki yeşillikler geldi. "Tamam, getirin, bir çözüm buluruz "dedim. Sağolsun Fatih Belediyesi veterinereriner hekimlerinden Fatih arkadaşımız organize etti. Kamyon, kepçe, itfaiye vs yardımlarıyla kamyona yüklemişler atı, getirdiler ve gittiler.

Zavallı, yaşlı ve kötü durumda olan atın adını Sultan Hanım koyduk. Sultan Hanım'ı kamyondan 12 kişi uğraşarak ancak indirebildik. Bir yerine zarar gelmesin diye uğraştık... İlk muayenesinde her yerinde çizik, darbe, ağız kenarında keskin bir aletle yarıklar, bir göz şiş ve kapanmış haldeydi. Fakat kırık çıkık yoktu Allahtan...

Yaşlı bir at; taşımacılıkta kullanılmış yıllarca. Yük taşımış. Sonra da yaşlandı diye bir çukura terk edilmiş. Veterinereriner hekimimiz Gülümser Anne hemen yaralarına pansuman yapmaya başladı. Altına yorganlar serdik, suyunu içirdik. Bir leğen su içti. Tabii 3 gündür susuz kalmış. Hemen yeşilliklerden otları yolduk. Yedirmeye çalıştım, yavaş yavaş da olsa yedi. Yani yaşamak istiyordu... Suyunu ve yemeğini yedikten sonra kafasını kaldırdı. Bizim etraftaki köpecikler de şaşkın, "ne oluyor, bu yeni misafir kim" diye kokladılar ve hiç bir tepki göstermediler. Onu da Darülaceze'ye kabullendiler. Antibiyotik, vitamin vb ilaçlarını verdik. Üstünü battaniyeyle örttük, akşama da etrafını çevirip korumaya alacağız.

Atla ilgili hiç bir bilgiye sahip değilim. İnternete girip araştırayım derken telefon çaldı. Hayvansever dostumuz Niki Bey "Bir şeye ihtiyaç var mı ?" diye sordu. Ben de Sultan Hanım'dan bahsettim. Bana, durumu at yetişme çiftliğinden bir arkadaşına anlatacağını ve bizi aratacağını soyledi. Çok sevindim. Arkadaş aradı, bilgileri aldım. Havuç, maydanoz saman vb seyleri verebilecegimi öğrendim. Hemen çocukları manava gönderdim, havuç ve maydanoz aldırdım, şekeri çok severmiş, kesme şeker de aldırdım. Belki de Sultan Hanım hayatında ilk defa böyle lezzetli yemeklerle beslenecekti. Neticede taşımacılıkta kullanılan bir attı; samandan başka bir şeyi bildiğini sanmıyorum. Aldırdığım yiyecekleri afiyetle yedi, çok mutlu oldum; kurtaramasam bile Sultan Hanım'ı, en azından tok ve rahat ölecek diye düşündüm.

Daha sonra da Veli Efendi civarında daha önceden köpek maması aldığımız ama şimdi atlarla uğraşan bir ilaç deposuna da uğrayayım, veterinereriner hekim bilgileri arayayım, saman vs bulabilirsem sorayım dedim... Dostumuz Cengiz Bey'in dükkânının önüne gittigimde ne göreyim! 3 balya saman! O gün dekorda kullanmak üzere cengiz Bey sipariş vermiş, sonra da vazgecmiş. İşe yaramaz bir şekilde orada duruyor. İçimden dedim ki "ne kısmetlisin Sultan Hanım, umarım şansın yaver gider..." Cengiz Bey'den veterinereriner hekim bilgileri aldım, arabaya samanı yükledim ve eve geldim.

Bu sabah (21 Şubat) erkenden veterinereriner hekim Veysel Bey'i aradım, durumu anlattım. Çerkezköy'de çiftlikteymiş ve fedakârlık yaparak o kadar yoldan 2 saat sonra geldi, muayenesini yaptı. "Durum iç açıcı değil, bence uyutulsun" dedi. Ben de "ama Sultan Hanım yaşamak istiyor" dedim. Ölmek üzere olan bir at büyük bir iştahla şeker havuç yer mi?

Bu arada Niki Bey arabayla havuç ve maydanoz yolladı. Sibel Anne de aynı şekilde, Özlem Anne arpa ve yulaf ezmesi gönderdi. Yani haberi olan herkes birşeyler yapmaya çalıştı, sağolsunlar..

Sultan Hanım her gün 3 litre laktatlı ringer serum,1 şişe vitamin C, 1 şişe Nerbit ve C vitamini, 1 şişeye yalın Panteramyc antibiyotik kullanmak zorunda olduğundan hemen eczaneye borç yazdırıp ilaçlarını aldık. "Bir şekilde öderiz, yeter ki Sultan Hanım'ın tedavisi aksamasın" diye düşündüm. Yardım çağrısı yaparak en azından onu rahat ettirmek için gerekli şeyleri toplamaya çalışırız.

Sonuç olarak Sultan Hanım için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz, yaşatabilir, ayağa kalktığını görebilirsek çok sevinecek ve mutlu olacağız. Yaşatamazsak o zaman da içim rahat olacak; O'nu 3 gün kaldığı çukurdan çıkartıp yalnız ölmesine engel olarak ne gerekiyorsa yaptığımız için...

Bu arada şöyle bir düşündüm, kaplumbağa, kedi, muhabbet kuşu ve tavşandan sonra barınağımıza bir de at getirildi... Allah sonumuzu iyi eder inşallah :)

Meral Olcay
21.şubat 2007


GelişmeSultan Hanım kızımız bu sabah ayağa kalktı. O kadar sevinçliyim ki anlatamam. Yedikule'de bir mucize daha gerçeklesti. Dün akşam Sultan Hanım daha bir iştahlıydı, her gün düzenli ilaçlarını yapıyorduk. Elma, havuç maydanoz, arpa ezmesi, saman ve kesme şekerden oluşan açık büfesi var. Getirdigim her at veterineri "uyutun" dedi. Şiddetle itiraz ettim yaşamak istiyordu ben onu hissediyordum. Ve bugün ayağa kalktı. Getirdiğim veteriner hekimleri aradım, haber verdim, hayret ettiler. Tabii onlar da sevindi...

Sultan Hanım bir istisna oldu. Yolu Yedikule'ye düştü. Ya bu durumdaki diğer atlar? Düşünmek istemiyorum...

Artık bizim bir de bir atımız var. Onu kapalı kısma aldık, dinleniyor. Tedavisi devam ediyor. Umarım uzun süre daha bizimle yaşar.
Yardım gönderenlerden başta Sibel Anne, Niki Bey, barınaktaki tüm elemanlarım, hepsine minnet borçluyum. Canla başla Sultan Hanım'la uğraştılar. Her sabah bir sağa, bir sola yatırmak zorundaydık. Bayagı zor bir işti. Neyse ki şimdi Sultan Hanım ayakta :)

Şimdi onunla at bakmayı öğreneceğiz. Yardım etmek isteyenler, Batticon, Furacin merhem, 20'lik enjektör, sarı enjektör ucu, oksijenli su, Rivanol, vitamin C, Dodeks Flacon, Nervi, at yemi, yular gibi at bakımı ile ilgili şeylere ihtiyacımız var.

1 aylık kuru yem ihtiyacını karşılayan Arzu Mergin dostumuza, Nikifor Bilak, Burak Baba, Ayşe Bacı (Bıcırık'ın annesi), Özlem Anne(Fıstık'ın annesi), Özlem Anne (Nene'nin annesi), Sibel Anne (Twiggy'nin annesi)'ye yardımları için çok teşekkürler!

23 Şubat 2007 cuma


Bu sabah Sultan hanım Melek olduSultan melek oldu... Artık yük taşımayacak, dayak yemeyecek. 3 gün once melek olan sevgili Tolga'nin yoldaşı Dost'la bir yerlerde özgürce dolaşacak, belki de bizi izleyecek.

Sultan Hanım, diğer terk edilen yaşlı atlar gibi bir çöpluk cukuruna atılmadı. Bahçede ona özel mezar kazdırdım. Gömdük, üstüne köpek arkadaşları ve asistanım Havuç'la çiçek koyduk.

Sultan Hanım 25 senelik ömr-ü hayatında son 17 günü çok rahat ve mutlu yaşadı. Hayatında tahminimce samandan başka yem bilmiyordu.  Arzu Anne'nin gönderdiği yemlerle, dut kurusu, üzüm pekmezi, arpa kırığı, yulaf, Remzi Bey, Burak Baba, Özlem Anne'ler, Sibel Anne, Jale Anne, Ayşe Bacı Anne, Niki Bey ve Mehnaz Anne'nin getirdikleri elma, maydanoz, havuç gibi lezzetli meyva ve sebzelerden oluşan açık büfesiyle son yolculuğuna çıkmadan önce mutlu, sevgi dolu bir yasam sürdürdü.

İlk geldiği gün "uyutalım" diyen veteriner hekimlere inat edercesine direndi, 17 gün daha yaşadı. Çok üzgünüm.

07 Mart 2007