BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
03 ARALIK 2007 / 16:10

Köpük'ün hikayesi

Yaklaşık bir ay önce Merter'deki evime giderken, tasma, ilac vb malzemeler almak için bizim komşu veterinereriner kliniğine uğradım. Akşam saatiydi. Her zamanki gibi barınaktan erken çıkıp evime gidememiştim. Bir türlü beceremiyorum eve erken gitmeyi. Ayaklarim hep geri geri gidiyor. Aman şu köpege de bakayım öbürüne de bakayım, kontrol edeyim, sularını devirmişler mi, ıslakta mı yatıyorlar diye uğraş, meşgale, yoğunluk hiç azalmıyor.

Neyse; klinikten içeri girdim, kapının yanındaki kafeste tertemiz, pırıl pırıl bir Beyaz köpecik. "Bunun ne işi var burada" dedim. Çünkü hayvan satışı yapmadıklarını biliyordum. Kuaför arkadaş, "sormayın" dedi. "Sokakta bulduk, çocuklar getirdiler. Berbat olmuştu. Ben de temizledim, fırçaladım, yıkadım. Belki de sahibi gelir arar diye 2 gündür bakıyoruz ama daha fazla bakamayız" dedi. Bu arada haftasonu klinik kapalı, bu köpeciği ne yaparız diye de hayıflanıyordu.

Ben hemen sazan gibi atladım; "Kısırlaştırmadan asla yuva aramayın. Ben resmini çekiyorum, sizi ararım, yuva bulamazsak da barınağa alırım" dedim.

3 gün sonra klinikten aradılar, "Pazar günü kapalıyız, bu köpeği aldırabilir misiniz" diye... "Eeeeh" dedim içimden; "işimiz iş yani, selam verdik borçlu çıktık." Hemen yollamak istiyorlar - kolay değil çiş kaka temizlemek. Kaka ve çiş konusuna gelince, bugün yaşadığım bir olay aklıma geldi. Öğleden sonra saat 14.30 gibi bir Hanım barınağa geldi, ortalık yıkılıyor hav hav seslerinden; çünkü hafta sonu yemek arabası erken geliyor. Bizim ahali hep bir ağızdan "haydi dağıtın yemekleri, neyi bekliyorsunuz, acıktık" der gibi hav hav da hav hav... Kafam şişti, zor duyuyorum Hanımı. Dedi ki "10 yaşında köpeğimiz var, artık bakamıyoruz..." "A- aa neden ki" dedim; "10 sene nasil baktınız?" . "Çişini kakasını temizlemek, sidik kokusu vs zor oluyor. Annem de evde istemiyor, yani sokağa mı atayım" gibi sitemkâr bir tavır içindeydi.

Zaten ben de patlamak üzereyim. "Bir küçücük köpeğin sidik ve kaka kokusundan rahatsız oluyorsunuz. Ben ne yapayim sizce? 2000 köpek sürekli dışkılıyor ve sürekli de temizlik yapılıyor. Bu bize hiç de zor gelmiyor, bizler nasıl yiyor, içiyor, sonunda fiziksel olarak rahatlıyor, sifonu çekiyorsak, onlar da aynı. Biz de koğuşları temizleyerek sifonu çekmis oluyoruz. Bu o kadar büyük bir sorun değil, kusura bakmayın" dedim.

Sanırım içinden epeyi söylenerek gitti. Bu arada hep karşılaştığım seylerden biri de şu söz: "Biz barınağınızı biliyoruz ve sürekli takip ediyoruz. Bir sorunumuz var, yardımcı olabilir misiniz diye geldik". Hep aynı senaryo. Bir insan sürekli izlediği, takip ettiği barınağı neden desteklemez? Bir paket makarna, bir litre süt göndermeyi akil etmez ama köpek bırakmak için çaba sarf eder, arar, bulur, barınağa gelir... Anlamakta zorlanıyorum insanların çok büyük bir çoğunluğu boyle. Bana çok garip geliyor.

Ben olsam, hayvan da seviyorsam, güvendiğim bir barınağın gönüllüsü olurum, desteklerim, yardım ederim. Manen, madden veya bedenen herkesin yapabileceği bir şey mutlaka vardır. Ondan sonra karşıma çözemeyeceğim bir şey gelince yardim istemek için bir hak gorebilirim kendimde. Ama öyle olmuyor; sadece sorun olunca Yedikule ve Meral Olcay akıllara geliyor. Neyse konuyu dağıtmayayım, mesajlarımı verdikten sonra devam ediyorum Köpük'e..

Klinik bir güvenilir taksiyle barınağa yolladı sepet içinde, aldim. Allahım yarabbi ne hareketli, hiç yerinde durmuyor, hiperaktif ve sürekli de havliyor. Yandık, klinikte uslu uslu oturuyordu, barınakta çıldırdı.
"İnşallah en kısa zamanda sana yuva buluruz" dedim. Aynı hafta hemen kısırlaştırdık, 1 hafta sonra kısmeti çıktı ve beğenildi. İşlemlere başladık, evrakları getirdiler, ertesi gün yeni yuvasına gitti. İsmini Barbi koymuştum. Barbi yeni evinde cok mutluydu, Annesi de onu çok seviyordu, ona "dostum" diyordu. Fakat mutluluk uzun sürmedi. Aileden yaşlı bir insanin rahatsızlanması ve Barbi'nin kaldığı eve getirilme karari alınınca, Barbi'ye tekrar barınak yolu göründü. Eh işte kadersiz..

Barbi henüz 7 aylık olduğu için daha çocuk bizleri gördü, gene başladı havlamaya, koşuşturmaya. Ne yapalım, tekrar yuva arayacağız, çünkü genç ve şansı var.

Barbi'nin kısmeti açılmadı, dedim ki "evde kaldı"; çünkü kıpır kıpır, bu kadar hiperaktif kopegi sahiplenmek cesaret ister... Umudum tükenmek üzereydi.

Fakat şans Barbi'den yana döndü. Sabah sitemize girdim, ilan panosunda onaylanmayı bekleyen bir ilan dikkatimi çekti; gece eklenmiş siteye.

İlanı okumadan resme baktım. Aaa! Bu bizim Barbi! eveteriner o mesaja baktım, doğru tespit. "Merter'de 1 aydır kayıp köpeğimiz Köpük - ne olur gören haber versin" gibi bir ilan. Hemen mesaj yazdım, "Köpük bizde, arayın" diye...
Aradılar, barınaktaki resmini yolladım, "eveteriner, o" dediler ve yola çıktılar.

Yarım saat sonra barınaktaydılar. Barbi, eski ismiyle Köpük, bahçedeydi. Onları gördü ve derhal tanıdı. Çıkardım bahçeden, masanın üstüne koydum, yalamalar, şımarıklıklar başladı. Aile hemen "eveteriner bu Köpük" dedi.
Köpük doğru kuaföre, traş ve banyoya doğru yola çıktı.

Hayat tesadüflerle dolu. Ben tesadüfen alışveriş için kliniğe uğramasam, Köpük'ü görüp hiç ilgilenmesem, "bakamazsanız bana yollayın" demesem, Köpük hala sahiplerine kavuşamamış olacaktı. Kaybolma öyküsü de enteresan. Tatile gidecekleri yer köpek kabul etmeyince, bir arkadaşlarına bırakıyorlar ve o da kaçtı diyor. Yani yanlış insana bir can emanet etmişler.

Bu acı bir ders oldu onlar için. Bir aydır üzüntüden kahroldular ama mutlu sona kavuştular. Tavsiyem, sonunda üzülmemek için sizi kopeğinizle kabul edecek tatil yerleri araştırmanız veya hiç tatile gitmemeniz olacaktır. Belki biraz bencillik gibi oluyor ama köpek sahibi bir insanın her durumda bir çözüm olabilecek alternatifleri olmalı... O, ailenin bir ferdi ve 15 sene birlikte yaşanacak. O zaman o da tatile gelecek veya gidilmeyecek ya da aile büyüklerine emanet edilecek; AnneAnne, BabaAnne gibi...

Gönüllü Barınak Yöneticisi
Mimar Meral Olcay
10-06-2007