Ev kedilerinde oluşan sağlık problemlerinin başında üriner sistem ..." /> Ev kedilerinde oluşan sağlık problemlerinin başında üriner sistem ... | Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı" />
BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
10 ŞUBAT 2016 / 19:50

Beyaz Mucize

[caption id="attachment_27492" align="alignleft" width="300"]yoğurt yoğurt[/caption]

Ev kedilerinde oluşan sağlık problemlerinin başında üriner sistem hastalıkları gelir. Böbrekler, idrar yolları, idrar kesesi ve idrar kanalından oluşan bu sistemin hastalıkları kedilerin ve kedicilerin korkulu rüyasıdır. Kuru mama ile beslenen ve az su tüketen erkek kediler bu hastalıklara çok daha yatkındır. 20 yıllık klinisyen hayatımdaki tecrübeler ışığında, her iki ev kedisinden birisinin hayatları boyunca en az bir kez üriner sistem problemi yaşadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Yıllar içinde hastalıkların görülme oranı kuru mama tüketimindeki (özellikle kalitesiz kuru mama) artışa paralel olarak artmıştır. (Kedi mamaları konusunu başka bir sayıda daha detaylı olarak ele alacağız.)

Kedilerin bu sistemin hastalığına yakalandıklarında çektikleri acıyı, en iyi klinisyen meslektaşlarım ve kedisi hasta olmuş kediciler bilirler. Düzenli işemeye engel olan idrar kanalı tıkanıkları yaşayan kedinin ızdırabı, kronik böbrek hastası kedinin her geçen gün eriyip tükenmesi, kelimelerle tarif edilecek gibi değildir. Bu sistemin hastalıkları aynı insanlarda olduğu gibi kedilerde de sinsi seyreder. Kedimizin konuşamadığı ve iç güdüsel olarak da hastalıkları gizleme eğiliminde olduğu düşünüldüğünde, bu sistemin hastalıklarının kronikleşmesi kaçınılmaz olur. Böbrek gibi hayati bir organın kronik hastalığında ise tedavi ya çok zor ya da imkansız olmaktadır. O zaman ne yapmalıyız? Çare için çok uzaklara gitmeye, sihirli formüllere veya ilaçlara hiç gerek yok. Yanı başımızda, buzdolabımızda…

Mucizenin adı 6 harf: YOĞURT

Evet, bu sayıda yazımızın ana temasını mucizevi süt ürünü yoğurt oluşturuyor. İyi ve kötü yönleriyle yoğurt. Yoğurdun faydaları tamam da zararları ne olabilir diye soracak olursanız, (ki sorun bence, çünkü öyle bir ülkede yaşıyoruz ki her şeyi sormak, sorgulamak gerekiyor. Kedimiz, kendimiz ve tüm sevdiklerimiz için her şeyi sorgulayın…) cevabı her zamanki gibi yazının sonunda…

 

Yoğurdun yararları:

Başta ishal, sindirim sistemi hastalık ve enfeksiyonları, böbrek hastalıkları ve idrar yolları enfeksiyonları, şeker hastalığı, allerjik hastalıklar, otoimmun hastalıklar, karaciğer hastalıkları, ağız hastalıkları ve kokusu, obezite, stres ve davranış bozuklukları gibi bir çok hastalığın oluşumunu engellediği gibi tedavisinde de etkili olan yoğurt; bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve korunmasına, bağırsak duvarını zararlı maddelere karşı korumaya, kanserin önlemesine, toksinlerin vücuttan atılmasına, sindirimi kolaylaştırmaya, deri ve tüylerin sağlıklı olmasına katkıda bulunduğu tespit edilmiştir. Zorunlu antibiyotik kullanımının neden olduğu olumsuz etkilerin azaltılmasında, yoğurt en etkili ve pratik çözümdür.

Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim bir konu daha var: Yoğurt Suyu. En az yoğurdun kendisi kadar faydalı olan yoğurdun suyunu kesinlikle atmayınız. Özellikle idrar yolları problemlerinde etkili olan bu su, direk olarak içilebildiği gibi ayran olarak da tüketilmelidir.

Peki yoğurt tüm bu mucizevi etkileri nasıl oluyor da tek başına yapabiliyor?

Yoğurt bizim kültürümüzden doğdu ama faydalarını ve yaşamı uzatıcı etkisi olduğunu bilim dünyasına ilk sunan Rus bilim adamı Metchnikoff olmuştur. Nobel ödüllü bilim adamı, ilk olarak 1907 yılında, yediğimiz gıdalardan kalın bağırsaklara atık olarak geçen dışkının burada kokuşmaya uğradığını ve bu süreçte toksik maddelerin açığa çıktığını ve bunun da kronik zehirlenmeye yol açarak insan yaşamını kısalttığı tezini ileri sürmüştür. Aynı bildiride sık sık yoğurt yiyerek alınan faydalı pro ve prebiyotiklerle hastalık yapıcı (patojen) mikropların etkisinin önlenebileceğini ve yoğurt yiyen insanların daha uzun ömürlü olduğunu belirtmiştir.

O günden günümüze kadar geçen 107 yıl içinde yoğurt binlerce çalışmaya konu olmuştur. Hemen hepsinin sonuçları da olumludur. Son çalışmalardan birisinde, McMaster Üniversitesi’nden Prof. Stephen Collins ve arkadaşları, yoğurt ve süt ürünleri gibi probiyotikçe zengin gıdaların tüketiminin; stresi, anksiyeteyi ve depresyonu azaltarak beyin sağlığına iyi geldiğini belirtmişlerdir. Yapılan çalışmada, bağırsak mikroflorasının beyni etkileyebildiğini ve aynı zamanda sadece insanda değil hayvanlarda da beynin kimyasının yanı sıra davranışlarını da değiştirebileceğine ilişkin somut kanıtlara ulaşılmıştır. Bu ve benzer çalışmaların sonucuna göre sadece sinirli, yoğun stres altında olan ve depresyona girmiş olanlar değil tüm kedilerimize ve kedicilerimize yoğurt yemelerini şiddetle tavsiye ediyorum.

Ama hangi yoğurt?

Bu yoğurdun marketten alınıp haftalarca beklediği halde ekşimeyen yoğurt olmadığını öncelikle söylemeliyim. Faydalarını saymakla bitiremediğimiz yoğurdu günümüz şartlarında bulmak neredeyse imkansız. Bizim tükettiğimiz yoğurdun ise hemen hiç faydası olmadığı gibi, olası birçok zararları olduğunu da düşünüyorum. Nedir yoğurdu yoğurtluktan çıkaran etmenler? 

1-       Antimikrobiyel maddeler: Neden yoğurdumuz ekşimiyor? Çünkü bozulmasın diye içine katılan antimikrobiyel maddeler buna engel oluyor. Amaç marketlerdeki raf ömrünü uzatmak. Yoğurdun raf ömrü arttıkça onu tüketenlerin ömrü kısalıyor, satanların ise karı artıyor. Yoğurdun olmazsa olmazı içerdiği yararlı canlı mikro organizmalar değil miydi? Bu maddeler tüm bunları yok edince geriye bir hiç kalıyor (hiç değil aslında, antimikrobiyelli yoğurdumsu bir madde).

2-       Kıvam arttırıcılar: Normalde yoğurt yapılırken kullanılan sütün işlenmesi esnasında %40’lık bir kayıp oluyor. Bu kayba tahammül edemeyen ve kardan başka bir şey düşünmeyen üreticiler, çeşitli ve tabii ki zararlı birçok kimyasalla yoğurdun yapısını bozuyorlar. Daha az sütle daha fazla yoğurt. Sonuç taş gibi sert ama yoğurtluktan çıkmış bir yoğurt.

3-       Yoğurt kapları: Yoğurt sadece içeriği ile oynanarak değil, kaplarıyla da tehlike saçıyor. Marketten yoğurt alırken (bu yazıyı okuduktan sonra alır mısınız bilmem) sadece son kullanma tarihine değil, üç oktan oluşan üçgen şeklindeki işaretin içine de bakmalısınız. Bu rakam 5 olmalı, değil ise sağlığınız yine tehdit altında demektir.

Beyaz mucize yoğurdumuz, gördüğünüz gibi bir o kadar da lekelenmiş durumda. Kedimiz, kendimiz ve tüm sevdiklerimiz için yoğurdun sadece ve sadece olumlu yönlerinden faydalanmak, tüketirken zarar görmemek için ne yapmalıyız?

Çözüm çok basit, üşenmeyip evde kendiniz yapacaksınız.

Kedici sevgi ve saygılarımla

Dr. S. Tarkan Özçetin

Kaynak: Kedici Dergisi, Yavru Kedici, sayı 23