EĞER…
Doğduğun an, annesiz kalmak ne demek bilmediysen…
Dudağından sütü, kucağından kokusu geçmediyse…
Açlıktan ağlamadıysan saatlerce…
Yalnız, kimsesiz, çaresiz kalmadıysan…
İçini ısıtan tek şey güneş olmadıysa,
Onları anlayabilir misin hiç?
Hayat acımasız,
Hepimiz için, herkes için.
Zorlukları, engebeleri, sıkıntıları çeşit çeşit.
Ancak, yine de insan olabilmek demek,
Mücadele edebilmek demek.
Derdini anlatabilmek,
Düşünebilmek,
Çözümü bulabilmek.
Bakamayacağın çocuğu doğurmamak mesela.
Yapamayacağın işe başlamamak.
Doymayı başarabilmek.
Ancak,
Hayata, kendinden farklı bir ırkın hakimiyeti altında,
Bir sıfır yenik başlamışken,
Açlığı, yokluğu, annesizliği öğrenmişken,
Bir de üstüne elinde kalan tek şey, özgürlüğün elinden alınmışken,
Ne yapabilirsin ki?
Türkiye’deki barınaklar ağzına kadar dolu.
Onlar, insanın sefasını sürdüğü topraklarda,
Zincire, kafese ve hapse mahkumlar, müebbet.
Onlar annelerini dayakla, kazayla, işkenceyle, tecavüzle kaybediyorlar.
İstedikleri tek şey,
Bizlerle yaşamak.
Birlikte!
Sıcak bir evde, karınları tok, güvende ve SEVGİYLE.
Onları anlamak için, yerlerinde olmamız gerekmez.
Bugün, bir parça ‘’ vicdan ‘’ koparın kalbinizden,
Onu da alın, bir barınağa gidin.
Bir poşet mama, bir tomar gazete, bir kutu sütle ziyaret edin onları.
Anneleri olamasanız da, umutları olun,
Özgürlükleri olamasanızda, sevinçleri olun,
Sahipleri olamasanızda, sahip çıkın.
‘’ İnsan ‘’ olmanın farkını hak edebilmek için…