BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
03 AĞUSTOS 2008 / 16:18

Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Olun

I- KANUNİ DÜZENLEME VE HUKUKİ PROSEDÜR:

      5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca, YEREL HAYVAN KORUMA GÖREVLİSİ, tanımı ve görevleri, yasanın 18. maddesinde düzenlenmiştir. 

      Yerel hayvan koruma görevlileri; bölge ve mahallerindeki, öncelikle köpekler ve kediler olmak üzere, sahipsiz hayvanların bakımları, aşılarının yapılması, aşılı hayvanların markalanması ve kayıtlarının tutulmasının sağlanması, kısırlaştırılması, saldırgan olanların eğitilmesi ve sahiplendirilmelerinin yapılması için yerel yönetimler tarafından kurulan hayvan bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetleri yerel yönetimler ile eşgüdümlü olarak yaparlar.

      Yasa uyarınca, Yerel Hayvan Koruma Görevlisi olabilmek için, önce İl Çevre Orman Müdürlüğüne; başvuru dilekçesi ve ekleri (Nüfus Cüzdan Fotokopisi, T.C. Kimlik no, ikametgah senedi, 2 resim) ile başvurulur, sonra yerel Belediyelerde, daha sonra duyurulacak tarihte, seminer düzenlenmekte, Seminere katılan bu kişilere, görevli kartları verilmektedir.   

      II- 5199 SAYILI YASA İLE ÖNE ÇIKAN UNUSURLAR: 

      Hem 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hem de bu Kanunun uygulama Yönetmeliği uyarınca; 3 önemli unsur öne çıkmaktadır:  

      1- Öncelikle hem Kanun hem de Yönetmelik; Geçici Bakımevlerinden bahsetmektedir.  Geçici Bakımevi; hayvanların rehabilite edildiği, kısırlaştırma ameliyatlarının gerçekleştirildiği, gerekli aşılarının yapıldığı, küpelendikleri, kayıt altına alındıkları, maksimum 10-15 günlük bir süre için bu tür işlemler için tutuldukları yer olarak tanımlanmaktadır. 

      Oysa bugün, bu Geçici Bakımevleri, sınırlı sayıdaki Rehabilitasyon Merkezleri dışında Barınak adı altında kullanılmaktadır.  Yine çok az sayıda gönüllünün sahip çıkmış olduğu Barınaklar dışında, Türkiye genelindeki Barınaklar,  5199 Sayılı Hayvanların Korunmasına Dair Yasadaki var olma gayelerinin dışına çıkmıştır.  

      Bugün bu barınaklar; hayvanların saldırgan - uysal ayrımı yapılmadan üst üste istif edildiği, kanunda ve yönetmelikte belirtilen geçici bakımevi kapsamında olmayıp yaşamları boyunca hapsedildikleri, belediyelerin bütçelerinde yer alıyorken ödeneklerin ayrılmadığı, gönüllülerin içeri alınmadığı, hayvanların aç ve susuz bırakıldığı, hatta hayvanların birbirlerini parçalamalarına göz yumulduğu ÖLÜM KAMPLARI'na dönüşmüştür.  

      Barınaklar, uygulamada, Rehabilitasyon merkezlerine dönüştürülmelidir.  Bu yerler, hayvanların kısırlaştırılması, aşılanmaları, küpeleme işlemlerinin yapılması, kayıt altına alınmaları, kimi zamanda da rehabilite edilme maksadı ile kullanılan, hayvanların 10-15 gün gibi sınırlı sürede tutuldukları yerler olmalıdır.  Ve hatta, sakat, yaşlı ve sokakta yaşayamayacak küçük ırk hayvanların da tutulduğu merkezler kurulmalıdır. Bugün Türkiye'de maalesef yaşlı, sakat ve aciz hayvanlar için rehabilitasyon merkezi bulunmamaktadır. Hayvan korumacıları tarafından bunun mücadelesi halen verilmektedir.  

      2- Yasada öne çıkan diğer önemli unsur; bu sokak hayvanlarının gerekli kısırlaştırma ameliyatları gerçekleştirildikten, gerekli aşıları yapıldıktan, ve küpelendikten sonra, alındıkları yere geri bırakılmaları zorunluluğudur.  

      Bu unsur da maalesef yasa maddeleri ile düzenlenmiş olsa da, uygulamada bu şekilde uygulanmamakta; ilçe Belediyeleri ya da İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından kısırlaştırılıp küpelenip kayıt altına alınan bu hayvanlar,  yerleşim yerlerinden uzak, yiyecek bulamayacakları, ormanlık bölgelere atılmakta, yasa uyarınca yaşam hakları olan bu hayvanlar, direk insan eli ile öldürülmeyip ölüme terkedilerek dolaylı yoldan ölümlerine sebebiyet verilmektedir. 
 

      3- Yasada öne çıkan önemli diğer 3. unsur; Yasanın, Yerel Hayvan Koruma Görevlileri ile Belediyelerin eş güdümlü, koordineli bir şekilde çalışması esasını benimsemiş olmasıdır.  

      Bugünkü uygulamada; bu unsur da tamamen saf dışı bırakılmıştır. Yerel Hayvan Koruma Görevlisinin yasa ile düzenlenme gayesi tamamen yok sayılmış, Belediyeler kendi kararları ve halktan gelen lüzumlu - lüzumsuz şikayetler üzerine, kimi zaman yanlış kimi zaman o an rastgelen hayyvanları toplamakta, yerel hayvan görevlinin bilgisi dışında oradan gelip sokak hayvanlarını almakta, geriye de iadesini yapmayarak bu hayvanları ormanlara bırakarak ölüme terk etmektedirler.  

      Hatta Belediyeler, kendi kayıt altına aldıkları sokak hayvanlarını da toplamakta, onları da ormanlara atmaktadırlar.  

      Belediyeler, kesinlikle Yerel Hayvan Koruma Görevlileri ile koordineli çalışmayı istememektedirler.  Çünkü, herşeyden önce, hayvana bakış açılarında farklılık bulunmaktadır. Sokak hayvanları, Belediyeler için sorun olarak adledilmekle, kurtulmaya çalıştıkları bir mesele sınıfındadır.  Hayvan korumacılar için ise sokak hayvanları; yaşam hakları olan ve bizlerle aynı sokakta yaşamaya hakları olan can dostlarımızdır.  

      III- Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Olmak Neden Önemli? 

      Yukarıda da izah ettiğim üzere; kanunda düzenlenen Yerel Hayvan Koruma Görevlisi sistemi olması gerektiği gibi işlese, hem sokaktaki hayvanla, yerel yönetimler arasında bir köprü oluşturulur hem de bazen de bu canları, bizzat yerel yönetimlerden korumak mümkün olur. 

      Bugün her ilde, her ilçede ne kadar çok yerel hayvan koruma görevlisi olursa, Belediyeden gelen görevliler de, sokaktan hayvan toplamaya geldiklerinde, çok daha fazla dikkat etmek zorunda kalır, toplanılan hayvanların yasa gereği mahallerine bırakılma zorunluluğu da denetlenmiş olur.  Görevli sayısı ne kadar çok olursa, bu görevlileri sistem dışında tutmak da o kadar zor olur! 

      Bu yüzden, hayvanlar için bir şeyler yapmak isteyen herkesi, önce Yerel Hayvan Koruma Görevlisi olmaya davet ediyorum...   
 
 

                                                İSTANBUL BAROSU

                                          HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU

                                                GENEL SEKRETERİ

                                           Av. DENİZ TAVŞANCIL KALAFATOĞLU