BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
01 TEMMUZ 2010 / 14:01

pitbull gerçeği



                                              PİTBULL GERÇEĞİ

Televizyonlara ve gazetelere, son 3 gündür pitbullara ilişkin yasal düzenleme damgasını vurmuş durumda. Bu düzenlemenin bir genelge mi tamim mi olduğu konusunda bir kesinlik yok çünkü henüz  tam metne ulaşabilmiş değiliz.

Ancak tam ulaşamasak da yaklaşık metin içeriği şu şekilde,

“5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14. maddesinde tehlikeli olarak sıralanan Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasileiro cinsi köpekler ve bu cinslerin melezlerinin üretimi, sahiplenilmesi, satışı, reklamı, dövüştürülmesi ve takası yasaklanacak. Yurtdışından getirilmeleri engellenecek.  Beslendiği belirlenen bu tür hayvanlar, polis gücüyle toplanacak. Toplanan hayvanlar barınaklara alınarak kısırlaştırılacak. Bu hayvanların dövüştürülmesine fırsat verilmeyecek.”

Valiliklere de Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından gönderilen yazı uyarınca; “yırtıcı hayvanlara el konularak bakımevlerine teslim edilecek, bu tür hayvan sahiplerine de 3 bin 434 TL para cezası uygulanacak.”

“Sadece 2004 yılı öncesi (yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce) edinilmiş olan yukarıda ırkları yazılı bu hayvanların, kısırlaştırıldıklarına dair bir belge gösterilmesi halinde sahiplerine geri teslim edilecek.”

Peki. Bu düzenleme, yasal mı?

Hangi yetkiliyi dinleseniz, size 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 14. Maddesinden bahsediyor ve bahsedecek.

Madde 14/l bendi; “Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek YASAKTIR” demekte.

Burada, yetkililerin yapmış oldukları hatalardan ve/veya göz ardı ettikleri bu hususlardan kısaca bahsetmek ve bu konuda ne düşüneceğinize yardımcı olmak istiyorum:

1-Bu yasanın çıkış tarihi 2004. O yıldan bugüne 6 sene geçmiş ve bu yasa maddesi ileri dönük olarak yürürlüğe girmiş. Bu 6 yıllık zaman zarfında, hiç kimseye müdahale edilmemiş, köpek dövüşleri yapılmasına göz yumulmuş, insanlar bu cins hayvanı edinmeye devam etmiş. Kimse yasadan bahsetmemiş, hiçbir yetkili hiçbir icrai işlemde bulunmamış. Bugün bir talimatla 6 sene boyunca göz yumulan ve neticesinde onlarca insanın edindiği bu hayvanlara el konulması ve denildiğinin aksine barınaklarda yer olmadığından hayvanların uyutulması gündeme gelmiş. Bu husus, öncelikle 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun yapılma amacına aykırı düşmekte. Bu kanun, bir ırka ait hayvanların toplanmasını ve öldürülmelerini sağlamak için kullanılamaz.

Nitekim kanunda:

MADDE 4/a uyarınca; Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir .

MADDE 8 uyarınca da; Bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahale yasaktır. Şeklinde düzenlemeler vardır.

            2-5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, ne acıdır ki yürürlüğe girdiği 2004 yılından itibaren hep aleyhte kullanılmıştır. Bu kanun uyarınca “hayvan öldürmek”, “hayvana kötü muamele yapmak” suçtur ancak bugüne kadar bu eylemi gerçekleştiren kişilere, bu suçlardan dolayı cezalar, tek tük verilmiştir. Ancak kanunda yer alan hayvan ya da hayvan sahibi aleyhine düzenlenen maddeler, inanılmaz bir şekilde icra edilmektedir. Bu hususun, kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, eğer bu yasa 2004 yılında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren layıkıyla uygulansaydı, bugün bu tartışmaları hiç kimse yapmayacaktı.

            Kanun yine, “hiç kimse sahip olduğu hayvana kötü muamele yapamaz” der. Buna uygun olarak, biz bu suçu ihbar ettiğimizde, mesken dokunulmazlığını ileri süren yetkili, bugün pitbullu evden toplarken mesken dokunulmazlığını ihlal etmeyecek mi?

            Hiçbir hukuk devletinde, hiç bir medeni ülkede, kanun, bu şekilde çifte standartta uygulanamaz. O zaman orada hukuk devletinden bahsedilemez.  

            3- Hali hazırda, Borçlar Kanununda, hayvan sahiplerinin sorumluluğu düzenlenmiştir. Hayvanı başka bir şahsa zarar veren kişinin, hayvanının zarar vermemesi için gerekli her türlü önlem ve tedbiri aldığını ispatlaması gerekir. Yoksa tazminata hükmolur.

            4-Pitbull gerçekten canavar bir hayvan mıdır?

Tek bilinen gerçek; pitbullun çok güçlü bir hayvan olduğudur. Pitbull da diğer her hayvanlar gibi sevgi ile büyütüldüğünde, çocuklarla arkadaşlık yapabilir. Ancak daha yavruyken ruh hastası insanın eline düşen bu ırk üyesi, açlıkla, dayakla, aşırı gürültüye maruz bırakılarak, insan eli değmeden karanlık bodrum katlarında büyütülmekte, sonra köpek dövüşlerinde ölüme hazır edilmektedir.

            Bu durumda, değil hayvanı, insanı bu şartlarda yetiştirseniz canavara dönüştürürsünüz. Unutmamak gerekir ki bu dövüş köpekleri de birer mağdurdur.  Sadece kendisine bahşedilen bu güç nedeniyle, insan elinde bir canavara dönüştürülmesi, onun suçu mudur? Hangi insan aklı, bu suçun cezasını, ona kesebilir?  

 

5- Peki devletin hayvanın karşısına çıkması doğru mu? Devlet ne yapmalıydı?

Öncelikle, 3 Bakanlık (İç İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı) bir araya gelerek pitbullara karşı yok etme genelgesi yayınlamak yerine, bu işi sadece İç İşleri Bakanlığı yüklenseydi de bu hayvanları bu şekilde canavar yetiştiren ve ölesiye dövüştüren insanların peşine düşülseydi, hem toplumsal huzura bir adım daha yaklaşılmış hem de adalet duygusu daha bir yerini bulmuş olmaz mıydı?

Devlet, yine görevini yapsın. Bir veteriner hekimle birlikte, kapı kapı dolaşsın AMA pitbullu toplamasın. Kısırlaştırılmasını sağlasın, sahibini ad, soyadı, T.C. kimlik numarası ile kayıt altına alsın ve takip etsin. Veteriner hekim onayı ile gerçekten vahşi olduğu tespit edilenleri ise rehabilite etmek için toplasın. Amaç, bir ırkı yok etmek değil, muhtemel pitbull vahşetinin önüne geçmek, toplumsal huzuru sağlamak olsun.

Kaldı ki, vahşi ırk yoktur, vahşi köpek vardır. Ve bu vahşi köpeği yaratan ruhsal yapısı bozuk insanlar vardır. Bugün Pitbulları toplarsanız, yarın diğer ırkları da toplamanız gerekebilir.

Yaşam hakkı, bir kez bir yerinden ihlal edilmeye başlarsa, günün sonunda artık o haktan bahsedilemez olur.

Bu düzenleme eksik ve hatalıdır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununu, ihlal etmektedir. Hayvanların yaşam hakkına el uzatmıştır.

İşin kötüsü, yasadan korkan, bu hayvanı, sevgi bağı kurmadan sadece dövüş için besleyenler, para cezası ödememek için dövüş köpeklerini sokaklara bıraktıkça, ortalık da kan gövdeyi götürecektir. 

İstanbul Barosu, Hayvan Hakları Komisyonu üzerine düşen görevi yerine yapmış; bu düzenlemenin, -Yürütmeyi durdurma istemli- iptali için dava açmıştır.  

Buradan yetkililere bir çağrıda bulunmak istiyorum;

“Lütfen veteriner hekimleri, uzmanları, hukukçuları, sahadaki hayvan korumacıları bir araya getirin. Toplumun huzur bulacağı ve hayvanların da telef olmayacağı yeni bir düzenlemenin yeniden hazırlanmasına izin verin. Toplumsal bir uzlaşma yakalamak mümkünken bu talimatın, Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak geçmesine izin vermeyin.”

                                                                                              Av. DENİZ TAVŞANCIL KALAFATOĞLU

                                                                                          İSTANBUL BAROSU

                                                                                 HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU

                                                                                                     Bşk. Yrd.