BİZİ TAKİP EDİN
İSTANBUL, TURKEY
30 KASIM 2010 / 22:16

bir bayramın ardından

Her Kurban bayramı geldiğinde;  Sokak aralarında, ehil olmayan kişilerce kesilen koyunların ve büyük baş hayvanların acı sesi, hayvanların yol kenarlarına bırakılmış işkembe ve bağırsakları, kesim yapılan mahallelerde havaya dağılmış kan kokusu... Ve liste böyle uzayarak gider.  Doğal olarak da bütün bunların sonunda, vahşet görme korkusuyla televizyon seyredememe sendromu.

Bu nedenle, ben de Kurban Bayramlarında Türkiye’de olmamak için hep yurt dışına gitmeye çalışırım. Tabii ki seyahat edilecek ülkeye karar verirken, kurban kesilmeyecek bir ülke olmasına özen gösteririm.

Bu bayramda da yurt dışındaydım ailemle birlikte. Vietnam ve Kamboçya’ya, güney doğu Asya ülkelerine gittik. Kamboçya şimdi basında, su festivalinde meydana gelen faciayla gündemde.

Seyahate çıkmadan önce arkadaşlarım hep; “Deniz, yağmurdan kaçarken doluya tutulma, oralarda köpek yerler” diye, uyardı.

Evet kalbimi tutarak gittiğimi, itiraf etmeliyim.

Bu yazıyı yazmaktaki  amacım, bu ülkelerde gördüğün diğer bütün güzelliklerin yanı sıra bana yaşattığı duygulardan birini, sizlerle paylaşmak istemem.

Önce Kamboçya’ya vardık.   İnanılmaz bir sefalet yaşandığını söylemem, abartılı olmayacaktır.

İnsanların yerden yükseltilmiş 20m2’lik tahtadan evleri, genelde dere içinde yer alıyor. Kara üzerinde yer alan evler de yine oda büyüklüğünde ve tahtadan.

Evlerde,  tavandan asıllı hamaklar dışında başka eşya yok. Sokaklarda pişirilen yemekler ve yine sokaklarda yıkanan bulaşık. Evet evlerde mutfak yok. Evlerde tuvalet de yok.

Gittiğimiz yüzen köylerden birinde, gördüğümüz manzara karşısında hayretler içindeydik. Yine aynı tarz oda büyüklüğünde tahta evler yüzer vaziyette... Su kahverengi, çamur gibi.

Bu suda yüzüyorlar, bu sudan tuttukları balıkları yiyorlar ve bu suya tuvaletlerini yapıyorlar.  Afrika’dan en büyük farkı, Allah’ın lütfu olarak; burada yağmur çok yağmıyor, iklim ılıman, toprakları çok bereketli, bu sayede de yılda 3 defa ürün alabiliyorlar. Pirinç bol... Yani en azından, bir nebze de olsa beslenme sorununu çözebilmişler.

Peki bütün bunları size niye anlatıyorum, beni burada ne etkiledi?

Beni etkileyen şey; bu sefalet içinde yaşayan insanların bir de köpek beslemeleriydi. Tabii, tahmin edeceğiniz üzere, veterinere götürme imkanları yok. Hayvanlar kısırlaştırılmıyor da. Ama hemen hemen her evde bir köpek besleniyor. Köpekler tasmasız. Evet köpekler, sahipleri kadar aç ancak güvende ve seviliyorlar...

Sonra geçtiğimiz Vietnam’da da köpekler gördüm. Çok şanslıyım ki köpek etinin yendiği hiçbir yere rastlamadım.

Eminim hala köpek eti yiyen daha yaşlı bir nüfus vardır, ne de olsa alışkanlıkları yıkmak kolay olmuyor.

Ama evlerde pet olarak bakmaya başladıkları, artık duygusal bir bağ kurdukları bu köpekler, belli ki tabaktaki et olmaktan çıkmaya başlamış.

O sefalet içinde, lokmalarını köpekleriyle paylaşmaları, beni, gerçekten çok etkiledi.

Bizim ülkemizdeki en çiğ söylemdir: “zengin insan besler evde hayvan”.

Bu cümlenin içi, nasıl boşalıyor birden değil mi? ?

Sadece canlı seven, şefkat ve merhamet dolu bir yürek, hayvan besler evde...

Ne de olsa, hayvanın güven duyduğu bir mekanda, sevdiği kişilerle yaşaması, diğer bir çok etkenden önce gelir bir hayvan için.

Bizim ülkemizde de, bir gün insanlar, ekonomik düzeye bakmadan sırf sevdikleri ve o dilsiz canların dostluğu için hayvan bakmaya başlayacaklar. Hayvanlar hiçbir koşulda eziyet çekmeyecek. Hayvanlara eziyet edenler çıkarsa da, ciddi anlamda cezalandırılacak. Ve ben, bunları muhakkak göreceğim.

Çünkü orada gördüm, sefalet içinde bile sevgi ve mutluluk vardı!

Herkese güzel, sevgi dolu, eziyetsiz günler dilerim...

                                                                                                                   Av. DENİZ TAVŞANCIL KALAFATOĞLU

                                                                                                               İstanbul Barosu

                                                                                                      Hayvan Hakları Komisyonu

                                                                                                              Başkan Yardımcısı